Tasavvuf; Rahmani Aşk
Allah’u Teâlâ Hazretleri seni yaratılışımızın hakikatlerine ve Rahmani aşkına eriştirsin. Bilmiş ol ki, “Rahmani aşk” Allah’u Teâla’ya âşık olan ve seven kişi hem O’nun için hem kendi nefsi için sevmesidir. Oysa mecazi sevgide âşık sevgilisini sadece kendi nefsi için sever.
Rahmani Aşk; Sevgi, tecelli ölçüsündedir. Tecelli ise marifet yani Allah’u Teâla’yı
bilme, tanıma ölçüsündedir. Arifin aşkı Rahmani aşktır, Rabbani şevktir. Rahmani
aşkın hakikatleri, keyfleri bitmez tükenmez, anlatılamaz ancak yaşanırsa
anlaşılabilinir. “Aşk-ı şerh etmek için, sürekli aşkı anlatsam sana, yüz
kıyamet geçer de yine de aşkın şerhini yapamam!” (Mevlana Hz.) Mesala
bal hakkında ciltlerle bilgi okusak, tadına bakmadıkça tadının nasıl olduğunu
bilemeyiz. Yani balın tadına bakmak lazımdır. Veya bir insan okumayı öğrenir
fakat okumaz ise okumanın lezzetini hiçbir zaman bilemez.
Rahmani aşka tutulanlar şöyle der: “Bizim dünyada aşktan başka bir işimiz yok; Allah, bizi dünyaya kendisini sevmemiz için getirdi. Biz ilacımızı aşkta bulmuşuz. Her an kanımızı aşk uğruna saçmışız. Bizim her nefesimiz aşka doğru gider. Her nefesimizde aşk kendi nefesini bulur. Aşk nefesini bizimle alır, bizimle verir. Aşkın sırrı, Rabbimizin bize duyduğu sevgiden dolayı var olduğumuzu bilmektir. Aşkın sırrı, su yeri susuzluğu aramaktır. Aşkın beş yüz kanadı vardır ki her bir kanat, arştan ta yer altına kadar her şeyi kapsar. Aşk, bir şuledir, parlayınca maşuktan gayrı her şeyi yakar. Her kime ki bu aşkın sırrını öğrettiler, ağzını diktiler ona söz söyletmediler. Bilenler söylemez, söyleyenler bilmez.” (Mevlana Hz.)
("Hazretleri Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’e tam tabi olmak ve aşk" burdan tıklayıp okuyabilirsiniz.)
Sevgiliye nazlanarak şöyle der:
“Ah, Cananım. Sen
benim gönlümden sabrımı aldın, yerimde duramıyorum. Beni kendinden geçmiş ve
harap ettin. Haniya benim ilmim, haniya benim yumuşak tabiatım. Nerde kaldı
benim o uyanık, anlayışlı va zeki olan aklım.” (Mevlana Hz) “Ah! Dilberimin
aşkı hiç iktidar mı bırakır. Bende ne kendi elimde irade ne de ayağımde kudret
bıraktı. Yalnız O’nun sevgisiyle inler bir gönülden ibaret kaldım. Gündüz ve
gece Mecnun gibiyim. Saçlarının zincirinin ucunun hayalini öper, ağzımda
geveler dururum. Şimdi ben aşk yaramdan akan kanlar içindeyim. Korkarım ki
gönül okşayan nazlı hayali gönlümü şereflendirdiği zaman ben kendimde
olmadığımdan dolayı O şerefli ve yüce hayali gönül kanıma bulaştırırım. Bu
muhabbet ağlayışlarının hüzünlü gecelerini perilere sor. Gecenin karalığında
aşktan kendimden geçmenin etkisiyle koşuşturmamdan ayağım perilere çarpıyor.
Yıldızlar nasıl sabahlara kadar gökyüzünde yanar dururlarsa benim parça parça
olmuş gönlüm de öyle oldu. Başına buyruk yârimi büyüleyici sihriyle uykum bütün
geceler avare kaldı. Dilberim, bırak Senin aşkınla güneş gibi ateşten bir
kaftan giyeyim ve o ateş içinde güneş gibi, cihanı aydınlatıp süsleyeyim. Ah,
Senin aşkından bir dem serbest hale gelip huzur bulsam, canım rahat etmez. Zira
ben, bir an bile Senin muhabbetinden uzak kalmadığım zaman rahat ederim.”
(Mevlana Hz.)
Allah aşkını bulmak hakikate vasıl olmak için ilk yapılacak iş tövbe sonra Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’e tam tabi olmak sonra zikrullah ile fakrı yani yokluğu elde etmek lazım. Çünkü aşkın sermayesi ve İlahi huzura girmek yokluk iledir. Onun için yokluğa paha biçilemez.
“Bilmiş ol ki: Mahlûkatın kınaması ve ezası aşk ehlinin sermayesidir.” (İmam-ı Rabbani Hz.)
“Sevgi “Aşk” bilmekten (marifetten) doğar.” (Mevlana Hz.)
“Allah sevgisi ile bir başkasının sevgisi aynı kalpte asla toplanmaz. İzzet ve celal sahibi Allah şöyle buyuruyor: “Allah bir adamın içinde iki kalp yaratmadı.” (Ahzab 4)” (Abdülkadir Geylani Hz.)
Ya Allah için olmalı,
Ya da Allah’a ulaştırmalı,
Yoksa yerle bir olmalı.”
(Mevlana Hz.)
"Kalbinin yönünü aşk pazarına çevir, Demirin hâlis olması ateş iledir." (Şah-ı Nakşıbendi Hz.)
“Kalbinde Allah’ı gözet! Çünkü kalp; Allah’ın sığdığı yerdir.” (M. Arabi Hz.)
Ubeydullah Ahrâr Hazretleri anlatıyor: “Bir aziz zât, dünyadan ayrıldıktan sonra Nakşibend Hazretleri’ni rüyasında görmüş ve ona: «–Ebedî kurtuluşumuz için ne yapalım?» diye sormuş. Hâce Hazretleri şu cevâbı vermiş: «–Son nefeste neyle meşgul olmak gerekiyorsa onunla meşgul olun!» Yani, son nefeste nasıl ki tamamen Hak Teâlâ’yı düşünmeniz lâzımsa, hayatınız boyunca da o şekilde uyanık olunuz!”
Âşıkların mezhebi ve dini yokluktur.”
“Ne
pusu aba cem ol, Ne puşu aba fark ol,
Bir bilinmez suret içre, padişahı âlem ol.”
“Arzuyu
bırak ki, O’na merhamet gelsin,
Böyle yapmak gerektiğini iyi anladım bilesin.”
“Arzu
ve isteklerden ümit külfetimi giderir,
Her bağlı iş sonunda benim müşkilimi giderir."
“Vahdetin
halis meyini içse bir kimse,
Dünyayı da ukbayı da unutur, o kimse."
“Canın
teninde olduğu sürece zikret zikir,
Gönlün temizliği, Hakk’ın zikri iledir,
Sen zikirden zikir ile kurtulduğunda,
Hatırlama, dönme, koruma ve hatırda tutma.”
“Toprakta
oturan bir Süleyman
Ki, bana sultanlık tacı ar
olur.
Kırk yıldan beri hep onu giyerim,
Urganlık hilatım ber karar olur.”
"Aşığın, sevgilisinin sırrını ifşa etmeye çalışması hiç doğru değildir. Salik varidat ve ilhamlarını anlatmamalıdır. Bu hem varidatın tesirini azaltır hem de O’nun Hakk’a karşı sadakatine mani olur." (Muhyiddin-i Arabi Hz.)
Sitemizdeki Kitaplara Burdan Tıklayıp Ulaşabilirsiniz!