Nefsi Bilmek ve Nefsin Kötü Hasletleri
Ey Kardeşim! Allah’u Teâla seni nefsini bilelerden eylesin Bilesin ki, “Nefsini bilen, Rabbini bilir.” (Hadis-i Şerif) Kendisinin fani olduğunu bilen, Rabbisinin baki olduğunu bilir. (Hallac-ı Mansur Hz.)
Nefsimi kâinattaki her şey ile karşılaştırdım. Hakikatte her şeyi her
varlığı, her mahlûku daha üstün ve daha hoş gördüm. O hale geldim ki nefsim ile
varlıklardan her hangi biri arasında kıyas yaparak düşündüm kendimi aşağı ve
aciz gördüm. Bu benim içimdeki her türlü kir ve pası temizledi. Kâinatta ne
varsa hepsinden fayda gördüm. Fakat nefsimden hiçbir fayda görmedim. (Şah-ı
Nakşibendi Hz.)
Kapımıza gelen her kim ki nefsini şeytandan
ve firavundan aşağı bilmezse, bu kapıdan istifade demez. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
Bu tarikatte kendi vücudunu nefy edip nefsini görmemek büyük başarı olup
Allah’a vasıl olmanın ve kabul edilmenin sermayesidir.
Bu mekânda sarı yüz ve eski elbise ararlar. Atlas ve ipeğinpazarı burası
değildir. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
“Bu kapı yokluk kapısıdır, varlık elbisesi ile girilmez.” (Üftade Hz.)
“Oruç bana mahsustur. Onun
karşılığını ben veririm.” (Hadis-i Kutsi) Hakiki oruca işaret
vardır, bu ise masivayı Allah’u Teâla’dan başka her şeyi terk etmektir. (Şah-ı
Nakşibendi Hz.)
Yirmi yıldır rengim ve sıfatım yoktur. Biri beni bilmek isterse hala
rengim ve sıfatım yoktur. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
Nefsi bir yerde hapsedip ekmek ve su vermeyeceksin ve nefsin o hale
gelecek ki, sana serkeşlik etmeyip boyun eyecek. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
Bu yolda bana en büyük yardım zilletten oldu. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
Nefislerinizi kınayın, çünkü nefsini kınamasını bilen onun hile ve
mekrini bilir. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
“Eziyet veren şeyi yoldan uzaklaştırmak imandandır.” (Hadis-i Şerif) Eza
“Nefis” yolda Hak yol olan tarikattır. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)
Nefse hakkını verin hazzını vermeyin!
Hazzını vermek ateşe odun atmak gibidir!
Nefis ancak şeyhin gölgesi (rabıtası) ile
ölür (Terbiye olur).
Nefsin kötü hasletleri:
Münazaa: Çekişme.
Tuğyan: Azgınlık, diklenme.
İba: Yüz çevirme, yük almama.
İnkâr: Emirleri inkâr
Nefsin mertebeleri:
Nefsi emmare: Kötülüğü emreden nefis
Nefsi levvame: Günah işleyince pişman olan kendini
kınayan nefis.
Nefsi mülheme: Kalbine Mevla’dan ilham gelen
Nefsi mutmaine: Münazaa, iba, tuğyan, inkâr kendinden
gide nefis.
Nefsi radiye: Rabbinden razı olan nefis
Nefsi mardiyye: Kendisinden razı olunan nefis
Nefsi kâmile safiye: Bütün kemal sıfatlarla sıfatlanan nefis
Kalbini safiyetini elde etmeye çalış (kalpte masiva kalmaması) bunu kısa
süre içinde elde edersin, nefis de kalbe tabi olarak hemen ıslah olup hemen
temizlenir tezkiye halini bulur. (M. Arabi Hz.)
“Kalplerinde maraz vardır.”
(Bakara 10) ayeti kerimesiyle işaret edildiği gibi kalplerinde maraz olan
kimselere ibadet ve taat asla fayda vermez, hatta zarar verir. (Mahmud Efendi
Hz.)
“Hastaya şeker vermek günah olur. Çünkü ona acı ilaç fayda verecektir.”
(Sadi-i Şirazi Hz.)
Riyazat: Nefsin
arzularını yapmamaktır.
Mücahade: Nefsin
istemediği (İbadet, Az yemek, Az uyumak, Az konuşmak gibi) şeyleri yapmaktır.
“Mücahade” gönle gaflet arız oldukta giderip huzuru getirmek ve ihsan
zaten bu müşahadenin ismi olur. (İmam Efendi Hz. Mek.)
Riyazat sayesinde nefis her hangi bir yiyecek vb. aşırı hız göstermez.
Hırs görürse o şeyde sakıncalı bir durum vardır haram veya şüpheli gibi.
Az yiyip, Az içip, Az uyuyup, İhtiyaç ölçüsünde konuşup, Halktan tamamen
kopmadan, hayvani gıdaları tamamen kesmeden kendini sıfır görüp başkalarının en
küçük iyiliklerini büyük görüp kendi üzerinde görünen bütün olumlu özellikleri,
Allah’tan bilip, mürşidinin eserlerini okuyup, zikrini aksatmadan yapıp,
ibadetlerinde sürekli derinleşerek, nefsi arzularına devamlı muhalefet ederek
riyazet gerçekleşir. “Nefse hiç göz açtırmayın, ona acımayın bu yolda öleceksin
deyin, şu da var ki zamanında istiratınızı ediniz, kendinize gereken gıdayı
alınız.” (Mahmud
Efendi Hz.)
“Âlemi onu icad edene terk et.” (Muhyiddin-i Arabi Hz.)