Temel Dini Bilgiler
İMANLA İLGİLİ KAVRAMLAR
İslam, Allah (c.c.) tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz.
Muhammed’e (s.a.v.) vahiy yolu ile bildirilerek bütün insanlığa gönderilen son
ve hak dindir.
İman, Peygamberimizin (s.a.v.) Allah’tan (c.c.) getirdiği
her şeyi kabul etmek ve bunların doğru olduğuna gönülden inanıp tasdik
etmektir. İman kalp ile tasdik dil ile ikrardır.
Kâfir, inanmayan.
Müşrik, Allah’ın (c.c.) varlığına inanmakla birlikte, başka
varlıkları O’na ortak koşan kimselere denir.
Münafık, gerçekte inanmadığı hâlde, görünürde Müslüman gibi
davranan kimselere denir.
İMANIN SÖZ İLE İFADE EDILMESI
Tasdik, kabul edip onaylamak, geçerli kılmaktır.
İkrar, kabul edilen şeyin dil ile sözlü olarak ifade edilmesidir.
Tahkikî iman, imana ait bütün meseleleri delilleriyle ayrıntılı
bir şekilde bilen gönlüyle tasdik edip diliyle ikrar eden kimsenin imanına
denir.
Taklidî iman, iman esaslarını ana-babasından, çevresinden
duyduğu ve öğrendiği şekilde kabul edip ezbere sayabilen ve fakat detaylarını
bilmeyen kişinin imanıdır.
Îcmalî iman, Peygamberimizin (s.a.v.) inançla ilgili haber
verdiği şeylerin hepsine birden inanmaya denir. Genellikle icmalî imana sahip
olan kişilerin imanı taklidî iman olarak tanımlanmaktadır.
Tafsilî iman, Peygamberimizin (s.a.v.) Allah’tan (c.c.)
haber verdiği şeylerin her birini delilleriyle bilip inanmaya denir.
Mü’min, Müslüman, Allah’ın (c.c.) varlığını, birliğini, Hz. Muhammed’in
(s.a.v.) peygamberliğini ve onun Allah’tan (c.c.) getirdiklerini gönülden kabul
eden kimseye Mü’min veya Müslüman denir.
Yakîn, kesin olan, aksine ihtimal olmayan, anlamına gelir.
Istılahta sabit ve kesin inanç anlamına gelir.
Rükün, bir şeyin aslını oluşturan parçalardan her biri;
cüzü, unsurudur. Terim olarak, inanç, ibadet, akitleri oluşturan kısımlardan
her biridir.
İMAN ESASLARI
Allah’a İman:
Zâtî Sıfatlar: Yalnızca Allah’ta (c.c.) bulunan, O’nun dışındaki
varlıklarda bulunmayan, bulunması da mümkün olmayan sıfatlardır. Zâtî sıfatlar
şunlardır:
Vücûd: Rabbimizin var olması demektir.
Kıdem: Rabbimizin ezelî olması, başlangıcının olmaması
demektir.
Vahdaniyet: Rabbimizin tek ve eşsiz olması demektir.
Muhâlefetün li’l–havâdis: Rabbimizin hiçbir varlığa
benzememesi eşsiz ve benzersiz olması demektir.
Kıyâm bi nefsihî: Rabbimizin varlığı kendiliğinden olup, var
olmak için bir başka varlığa muhtaç değildir.
Sübûtî Sıfatlar: Yüce Allah’a ait olan bazı sıfatlar, O’nun
tarafından sınırlı olarak başka varlıklara da verilmiştir. Bunlara sübûtî sıfatlar
denir. Sübûtî sıfatlar şunlardır:
Hayat: Rabbimiz hayat sahibi, diri ve canlıdır. O’nun canlılığının
başlangıcı ve sonu yoktur.
İlim: Rabbimiz yerlerde ve göklerde olan her şeyi bilir.
Onun bilmediği hiçbir şey yoktur.
Semi’: Rabbimiz gizli açık her şeyi eksiksiz olarak işitir.
Basar: Rabbimiz her şeyi görür. Görmek için bizim gibi göze
ihtiyacı yoktur.
İrade: Rabbimizin iradesi vardır. Bir şeyin var olabilmesi
için Allah’ın (c.c.) dilemesi yeterlidir.
Kudret: Rabbimiz sonsuz güç ve kudret sahibidir.
Kelam: Rabbimiz kelam (söz) sahibidir. Allah’ın (c.c.) konuşması
bizim konuşmamız gibi değildir.
Tekvin: Rabbimiz kâinatı ve içindekileri yaratandır. O’nun
yaratması, yoktan var etmesidir.
Meleklere İman:
Melekler, Allah’ın (c.c.) emriyle çeşitli görevleri yerine
getirmek üzere yaratılmış nûrânî ve rûhânî varlıklardır.
Cebrâil, Allah (c.c.) tarafından vahiy getirmekle görevlidir.
Azrâil, eceli gelen canlıların ruhunu almakla görevli olduğu
için kendisine “ölüm meleği” (melekü’l-mevt) de denmiştir.
Mîkâil, tabiat olaylarını ve varlıkların rızıklarını idare etmekle
görevlidir.
İsrâfil, sûra üflemekle görevlidir.
Kiramen kâtibin, insanın sağında ve solunda bulunan iki
melektir. Sağdaki melek iyi, soldaki ise kötü davranışları yazmakla görevlidir.
Hafaza melekleri, Allah’ın (c.c.) emri doğrultusunda insanları
kötülüklerden korurlar.
Münker ve Nekir, ölümden sonra kabirde sorgu ile görevli iki
melektir.
Kitaplara İman:
Peygamberlere İman:
Ahiret Gününe İman:
Kader ve Kazaya İman:
Kader, Yüce Allah’ın, ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin
zaman ve yerini, özellik ve niteliklerini, sonsuz ilmiyle bilip takdir
etmesidir. Kaza ise Allah’ın (c.c.) takdir ettiği şeylerin, zamanı gelince
meydana gelmesidir.
İBADETIN KABUL ŞARTLARI
Niyet, İhlas, Sünnete Uygunluk
İNANÇ İLE İBADET İLIŞKISI
Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette “Ey iman edenler ve salih
amel işleyenler...”18 buyrulması inanç ile ibadet arasında bir irtibat olduğunu
göstermektedir. İnanç ile ibadet arasındaki ilişkiye iki açıdan bakmak
mümkündür.
Kelâm ve Akâid ilmi açısından baktığımızda; ehl-i sünnet
kelamcılarına göre amel, imanın cüzü (parçası) değildir.
İBADET İLE TEMIZLIK İLIŞKISI
Abdest; Yüzü yıkamak, Kolları dirseklerle birlikte yıkamak, Başı
meshetmek, Ayakları topuklarla birlikte yıkamak.
Gusül; Boy abdesti (gusül), ağız, burun dâhil olmak üzere bütün
vücudu yıkamaktır.
Teyemmüm; Namaz abdesti veya gusül abdesti almak için su olmadığında
ya da suyu kullanma imkânı bulunmadığında teyemmüm abdesti ile ibadet yapmak
mümkündür. Bu, İslam dininin sunduğu kolaylık hükümlerine örnektir. Teyemmüm
abdestinin meşruiyeti “Su bulamadığınız takdirde temiz bir toprağa yönelin.
Yüzünüzü ve ellerinizi onunla meshedin...”33 ayetinde açıklanmaktadır. Teyemmüm,
besmele çekip niyet ettikten sonra toprak veya toprak cinsi bir maddeye elleri
sürüp önce yüzü, daha sonra sağ kol ve sol kolu meshederek yapılır. Abdesti ve
gusülü bozan durumlar teyemmümü de bozar. İlave olarak suya ulaşma ve kullanma
imkânı elde etmekle de teyemmüm abdesti bozulur.
MÜ’MININ MIRACI: NAMAZ
Namazın Dışındaki Farzları (Şartları):
1- Hadesten taharet: Hades denilen manevi kirliği gidermek
için abdest almak ve gerekli durumlarda boy abdesti almaktır.
2- Necâsetten taharet: Namaz kılacak kişinin bedeninin,
elbisesinin ve namaz kıldığı yerin temiz olmasıdır.
3- Setr-i avret: Örtülmesi gereken yerlerin dinin belirlediği
ölçülerde örtülmesidir.
4- İstikbâl-i kıble: Namaz kılarken kıbleye yönelmektir.
5- Vakit: Her namazı kendi vakti içinde kılmaktır.
6- Niyet: Kılınacak namaza niyet etmektir.
Namazın İçindeki Farzları (Rükünleri):
1- İftitah tekbiri: Namaza “Allahu Ekber” diyerek başlamaktır.
2- Kıyam: Namazda ayakta durmaktır.
3- Kıraat: Namazda Kur’an okumaktır.
4- Rükû: Namazda elleri dizlere koyarak eğilmektir.
5- Secde: Rükûdan sonra ayaklar, dizler ve ellerle beraber
alnı yere koymaktır.
6- Ka’de-i âhire (Son oturuş): Namazın sonunda Tahiyyat
duasını okuyacak kadar oturmaktır.
Namazın Başlıca Vacipleri:
1- Fatiha suresini okumak.
2- Farz namazların ilk iki rekâtında vacip ve nafile namazların
her rekâtında Fatiha’dan sonra sure veya ayet okumak.
3- Namazın rükünlerinde sırayı gözetmek.
4- Ta’dil-i erkânı yerine getirmek.
5- Namazda ilk oturuşu yapmak.
6- Namaz kılarken yanılma olmuşsa sehiv secdesi yapmak.
7- Namazda secde ayeti okunmuşsa tilavet secdesi yapmak.
8- Vitir namazında kunut duasını okumak.
9- Namazın ilk ve son oturuşlarında tahiyyat duasını okumak.
10- Bayram namazlarında ilave tekbirleri söylemek.
11- Namazın sonunda sağa ve sola selam vermek.
Namazın Başlıca Sünnetleri:
1- İftitah tekbirinde elleri yukarı kaldırmak.
2- Kıyamda sağ eli sol el üzerine koymak.
3- Sübhâneke okumak.
4- Fâtiha’dan önce besmele çekmek sonunda âmin demek.
5- Rükûda üç defa “Sübhâne Rabbiye’l-azîm” demek.
6- Rükûdan kalkarken “Semiallahu limen hamideh” doğrulunca
da “Rabbenâ leke’l-hamd” demek.
7- Secdede üç defa “Sübhâne rabbiye’l-âlâ” demek.
8- Son oturuşta tahiyyattan sonra “Allahumme Salli,
Allahumme Barik ve Rabbenâ duasını okumak, önce sağa sonra sola “esselamu
aleyküm ve rahmetullah” diyerek selam vermek.
Namazın farzlarını yerine getirmemek, namazda Kur’an’ı
anlamı bozulacak şekilde okumak ve dışarıdan bakıldığında namazda olmadığı
izlenimi verecek şekilde hareket etmek (amel-i kesir) namazı bozar. Namazın vaciplerinden
biri unutularak yerine getirilmezse namaz bozulmaz, sehiv secdesi yapmak
gerekir. Namazın sünnetlerini yapmamak namazı bozmaz ve sehiv secdesinide
gerektirmez. Ancak namazın sünnetlerinin terki mekruhtur.
Namazda esnemek, parmak çıtlatmak, etrafa bakmak, gözleri
yummak, tuvalet ihtiyacı olduğu hâlde namaza durmak, insanların önünden
geçebilecekleri yerde sütre koymadan namaz kılmak namazın mekruhlarındandır.
Ayrıca canlı resmine karşı namaza durmak gibi namaz esnasında Allah’ın (c.c.)
huzurunda olma bilincine ve huşuya engel olan durumlar namazın mekruhlarındandır.
ZEKÂT
Zekât verilebilecekler Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde bildirilmiştir:
“Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak, fakirler, miskinler,
zekât toplayan görevliler, müellefe-i kulûb, köleler, borçlular, Allah yolunda
olanlar ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir.” Tevbe suresi, 60. ayet.
Ayette zekât verilebilecekler olarak beyan edilen grupları
kısaca açıklayalım:
Fakirler: Gelirleri olmakla birlikte ihtiyaçlarını yeteri
kadar karşılayabilecek miktarda olmayan, nisap miktarından daha az malı bulunan
kimselerdir.
Miskinler (Düşkünler): Hiçbir malı ve geliri olmayan kimselerdir.
Bunlar maddi bakımdan fakirlerden daha zor durumdadırlar.
Zekât toplayan görevliler: Zekât gelirlerini toplamak ve
dağıtmakla görevli olanlardır.
Müellefe-i kulûb: Kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlardır.
Köleler: Boyunduruktan kurtarılacak olan köle ve savaş
esirleridir.
Borçlular: Borcunu ödeyemeyecek durumda olanlardır.
Allah (c.c.) yolunda olanlar: Maddi imkânsızlık sebebiyle
Allah (c.c.) yolunda cihada çıkamayanlar, bütün zamanını ilme ve din için
çalışmaya ayıran kimselerdir.
Yolcular: Memleketinde parası olmakla birlikte, çıktığı
yolculukta parasız kalanlardır.
HAC VE UMRE
İslam’ın üzerine bina edildiği esaslardan olan hac ibadeti,
senenin belirli günlerinde Arafat’ta vakfe yapılması, Kâbe’nin tavaf edilmesi
ve diğer belirlenen kurallar çerçevesinde görevlerin yapılması ile yerine getirilir.
Haccın farzları; biri şart, ikisi rükün olmak üzere üçtür.
İhrama girmek şart, Arafat’ta vakfe yapmak ve Kâbe’yi tavaf etmek rükündür.
Her bir dönüşe şavt denir. Yedi şavttan bir tavaf meydana
gelir.
Tavafın çeşitleri vardır. Kudüm tavafı, hac için ihrama
girenlerin ilk yaptığı tavaftır. Veda tavafı, hacdan sonra memleketine dönecek
olanların Mekke’den ayrılmadan önce yaptıkları son tavaftır. Ziyaret tavafı,
haccın rüknü olan tavaftır. Vakti kurban bayramının birinci günü sabah namazı
vaktinden itibaren başlar. Umre tavafı, umre niyeti ile ihrama girenlerin
yaptığı tavaftır. Nafile tavaf, hac ve umre ibadetleri ile bağlantılı olmayıp,
istenilen zamanda Allah (c.c.) rızası için sevap kazanmak üzere yapılan
tavaftır.
Haccın vacipleri: Sa’y, müzdelife vakfesi, Mina’da şeytan
taşlamak, saç tıraşı olmak ve veda tavafı yamaktır. Sa’y: Safa ile Merve
arasında yedi defa gidip gelmeye denir. Sa‘y yapmaya Safa’dan başlanır. Sa’y,
hac veya umre için ihrama girip, tavaf yerine getirildikten sonra yapılır.
Müzdelife: Arafat ile Mina arasında bir bölgedir. Hacılar,
arefe günü güneş battıktan sonra Arafat’tan Müzdelife’ye gelirler. Geceyi
burada geçirmek sünnet, Müzdelife vakfesi yapmak vaciptir. Müzdelife vakfesi
güneş doğmadan önce yapılır. Müzdelife vakfesinden sonra Mina’ya gidilir. Bayram
gecelerinin Mina’da geçirilmesi sünnettir. Burada cemerât (cemreler) olarak
tanımlanan şeytan taşlama yerleri bulunur. Bunlar; küçük cemre, orta cemre ve
büyük cemredir (akabe cemresi). Bayramın ilk günü sadece Akâbe cemresine yedi
taş atılır. Diğer günler, her üç cemreye yedişer taş atılır.
KURBAN
Kurban, sözlükte “yakın olmak ve Allah’a (c.c.) yakın olmak
için takdim edilen şey” anlamına gelmektedir. Dinî terim olarak kurban; ibadet
niyeti ile naslarda beyan edilen hayvanları, belirli günlerde usulüne uygun bir
şekilde kesmektir. İmam Ebû Hanife’ye göre kurban kesmek vaciptir. Diğer
müctehidlere göre ise sünnettir.
Diğer İslami Kitaplara Göz At!