Ehl-i Sünnet İnancı Nedir?
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hadis-i şerifte,
müslümanların 73 fırkaya ayrılacakları bildirildi. Bu 73 fırkadan her biri,
İslamiyet’e uyduğunu, Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi
fırkası olduğunu söylemektedir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: “Her
fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir.” (Müminun 53 ve
Rum 32)
Bu çeşitli fırkalar arasında kurtuluş fırkasının alametini
Peygamber efendimiz bildirmiştir: “Bu fırkada olanlar, benim ve
Eshabımın gittiği yolda bulunanlardır.” [Tirmizi]
Peygamber efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshab-ı
kiramı da söylemesine lüzum olmadığı halde, bunları da söylemesi, “Benim
yolum, Eshabımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshabımın gittiği
yoldur” demektir. Eshab-ı kiramın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet
vel cemaat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (C.1,
m.80)
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: İtikad edilecek
şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyamette Cehennemden hiç kurtulmak olmaz.
İtikad doğru olup da işlerde [ibadetleri yapmakta, haramlardan kaçmakta]
gevşeklik olursa, tevbe ile ve belki tevbesiz de af olabilir. Eğer af
olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. İşin aslı, temeli
itikadı düzeltmektir. (1/193)
Yine İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Her
müslüman, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmeli, imanını buna göre
düzeltmelidir. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılı
olan itikada uymayan fena, bozuk itikadlar, imanlar, yani bunlara gönül
bağlamak, gönlü öldüren bir zehirdir. İnsanı sonsuz azaba götürür. Amelde,
ibadetlerde tembellik, gevşeklik olursa, affolunabilir. Amma itikadda gevşek
davranmak affolunmaz. Allahü teâlâ buyuruyor ki: “Allah [ahirette] şirki
[küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden
affeder.” [Nisa-48]
“O halde ölmeden önce itikadı düzeltmelidir.” (2/67)
Görüldüğü gibi, şirk yani küfür üzere ölen kimse, ebedi
olarak Cehennemde kalır. Dünyada iken, yani ölmeden önce şirke [küfre] düşen
kimse, tevbe ederse affolur. Bir kâfir, kâfirliğine tevbe ederse, tertemiz,
günahsız müslüman olur. Bir müslüman da şirke [küfre] düşerek kâfir olur, sonra
pişman olup tevbe ederse, yine müslüman olur. Tevbe etmek için yalnız Kelime-i
şehadet söylemek kafi değildir. Küfre sebep olan şeyden de tevbe etmek
lazımdır. (Allah şirki affetmez) sözü yanlış anlaşılmaktadır. Şirk üzere ölmüş
olan affolmaz; fakat hayattayken, defalarca şirke düşüp sonra tevbe eden
affolur.
Ehl-i sünnet itikadında olmanın şartları nelerdir?
Ehl-i sünnet itikadından, önemli olanlardan bazıları
şunlardır:
1- Amentü’deki altı esasa inanmak. [Hayrın,
şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irade-i cüziye vardır.
İşlediği günahlardan mesuldür.]
2- Amel, imandan parça değildir. Yani ibadet
etmeyen veya günah işleyen mümine kâfir denmez. [Vehhabiler, (amel imanın
parçasıdır, namaz kılmayan ve haram işleyen kâfirdir) derler.]
3- İman ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez.
[Parlaklığı artıp eksilir.]
4- Kur’an-ı kerim mahluk [yaratık] değildir.
5- Allah mekândan münezzehtir. [Vehhabiler,
(Allah gökte veya Arşta) derler. Bu küfürdür.]
6- Ehl-i kıble tekfir edilmez. [Vehhabiler,
kendilerinden başka herkese kâfir derler.]
7- Kabir suali ve kabir azabı haktır.
8- Gaybı yalnız Allah bilir, dilerse enbiya ve
evliyasına da bildirir.
9- Evliyanın kerameti haktır.
10- Eshab-ı kiramın hepsi cennetliktir.
[Rafiziler, (Beşi hariç sahabenin tamamı kâfirdir) derler. Halbuki Kur’anda,
tamamı cennetlik deniyor.] (Hadid 10)
11- Ebu Bekr-i Sıddık, eshab-ı kiramın en
üstünüdür.
12- Mirac, ruh ve bedenle birlikte olmuştur.
13- Öldürülen, intihar eden eceli ile ölmüştür.
14- Peygamberler günah işlemez.
15- Bugün için dört hak mezhepten birinde olmak.
16- Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam,
sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. [Vehhabiler, Hazret-i Âdem’in, Hazret-i
Şit’in, Hazret-i İdris’in peygamber olduğunu inkâr ederler. İlk peygamber
Hazret-i Nuh derler. Liderlerine resul [Peygamber] diyen bazı gruplar da, (Nebi
gelmez, ama resul gelir) derler. Bunun için de Resulüm diyen zındıklar
türemiştir.]
17- Şefaate, sırata, hesaba ve mizana inanmak.
18- Ruh ölmez. Kâfir ve Müslüman ölülerin
ruhları işitir.
19- Kabir ziyareti caizdir. İstigase, yani
Enbiya ve evliyanın kabirlerine gidip, onların hürmetine dua etmek ve onlardan
yardım istemek caizdir. [Vehhabiler ise buna şirk derler. Bu yüzden Sünnilere
ve Şiilere müşrik, yani kâfir derler.]
20- Kıyamet alametlerinden olan Deccal,
Dabbet-ül-arz, Hazret-i Mehdi’nin geleceğine, Hazret-i İsa’nın gökten
ineceğine, güneşin batıdan doğacağına ve bildirilen diğer kıyamet alametlerine
inanmak.
İmam-ı a’zam hazretleri (Kıyamet alametlerine tevilsiz
inanmalı) buyuruyor. (Fıkhı ekber)
Bir hadis-i şerif meali: “Güneş batıdan doğmadıkça,
Kıyamet kopmaz. O zaman herkes iman eder, ama iman artık fayda vermez.” [Buhari,
Müslim]
Güneşin batıdan doğmasını, (Avrupa Müslüman olacak) diye
tevil etmek, imam-ı a’zamın sözüne aykırıdır. Hiçbir İslam âlimi tevil
etmemiştir. Nitekim (Salat, duadır, namaz diye bir şey yok) diyenler çıkmıştır.
O zaman ortada din diye bir şey kalmaz. Bir de Avrupa Müslüman olunca, iman
niye fayda vermesin? Güneşin batıdan doğması, ilmen de mümkündür. Dinsizler
itiraz eder diye zoraki tevile gitmek gerekmez. Allahü teâlâ, dünyayı şimdiki
yörüngesinden çıkarır, başka yörüngeye koyar. Dönüşü değişince, güneş batıdan
doğmuş olur.
21- Ahirette Allahü teâlâ görülecektir.
22- Kâfirler Cehennemde sonsuz kalır ve azapları
hafiflemez, hatta gittikçe artar.
23- Mest üzerine mesh etmek caizdir.
24- Sultana isyan caiz değildir. (Yani devlete
isyan caiz değildir. İdarede bir hata var ise bunu ilim ile düzeltmek gerekir.)
(Bu bilgiler, Fıkh-ı ekber, Nuhbet-ül-leali, R. Nasihin,
Mektubat-ı Rabbani, F. Fevaid’den alınmıştır.)
Kaynak; https://dinimizislam.com/detay.asp?Aid=332