Beyzade Ali Rıza Efendi
Beyzâde Ali Rıza Efendi Harput’un üç dolunayından biri, Mescid-i Nebi’nin kapısının kendiliğinden ona açılmasıyla huzur-u Resûlullah’a giren evlad-ı Resûl olan büyük veli, Harput’un manevi mimarlarından, Nakşibendi meşayıhlarından Beyzâde Ali Rıza Efendi 1810 yılında Harput’ta dünyaya geldi.
Babası Hacı Bakır (Hacı Bekir) Bey, aslen Türkistanlı olup ecdadı geniş bir oymak halinde Özbekistan dan Buhara’ya oradan da Mısır’a göç etmiştir. Mısır da bir müddet kaldıktan 1798 yılı Napolyon’un Mısır’ı işgali sıralarında kendi boylarına bağlı kırk kadar aile ile birlikte Mısırdan ayrılarak Şam, Halep, Urfa ve Musul’a gitmişlerdir. Ancak bir müddet sonra buraları da terke mecbur kalmışlardır. Bu ailenin bir kısmı Musul’da kalmayı tercih ederken bir kısmı ise eski yurtları olan Türkistan’a hazırlandıkları sırada Bakır Beyin idaresindeki küçük bir topluluk Anadoluya göç etmiştir. Anadoluda da o zamanın ilim, kültür ve medeniyet merkezi olan Harputa yerleşmeye karar verirler.
Tahsili: Beyzâde Efendi ilk tahsilini babasından aldıktan sonra Şeyh-ül Ulema lakaplı Büyük Hacı Ali Efendi den sonrada Dağıstanlı Hafız Mehmet Efendi den Tefsir, Hadis, Akaid, Fıkıh, Sarf, Nahiv vb. ilimleri ikmal etti. Beyzâde Efendi, zahiri ve batini ilimlerde kutup noktasında olan bu zirve şahsiyetlerin rahle-i tedrisinden geçerek aklını ve gönlünü doyurmuştur. Genç yaşına rağmen bu tahsil devresinde zeka ve dirayetiyle ve ilme karşı olan istidadı ile kısa zamanda hocalarının nazarı dikkatlerini celbetmiştir. Genç yaşında hocalarının gözdesi olan Beyzâde Efendi, kısa zamanda ilmini tamamlamış ve medresede müderrislik yapacak hale gelmiştir. Nitekim Dağıstanlı Mehmet Efendi İbrahim Paşa Medresesinde ki kürsüsünün Beyzâdeye verilmesini medrese mütevellisi Çötelizâdeler den Sırma Hatuna şöyle vasiyet etmiştir: “Ben yakında öleceğim, ölümümden sonra müderrislik için birçok dedikodular hatta kavgalar olacaktır. Sana vasiyet ediyorum. Benim yerimi ancak Beyzâde Ali Rıza doldurabilir. Müderrisliği ona vereceksin. Şayet başkalarına verecek olursan kıyamet gününde seni saçlarından tutup süründürürüm.” Ancak Hacı Ali Efendi de Dağıstanlı Hoca da Beyzâde Efendiye ilmi icazet vermeden vefat etmişlerdir. Dağıstanlı Hocadan boşalan müderrislik için onunda önceden vasiyetinde belirttiği gibi muhitte epeyce dedikodu çıkmıştır. Bütün bu gelişmelerden haberdar olan Gaziantep ulemasından Küçük Ali Efendi, Beyzâde Efendiye gıyaben bir icazetname göndermesiyle İbrahim Paşa medresesinde müderrisliğe başlamıştır.
Elazığ’ın İrşadında ki Görev Taksimatı :Söz konusu insanların irşad ve ikazı olunca Harput’un üç büyük velisinin işbirliği yaptığını görüyoruz. Kadiri meşayıhlarından Ömer Hüdai Baba, Harput Müftüsü Beyzâde Ali Rıza Efendi ve eşraftan İmam Bedreddin Efendi ki Harput'un üç dolanayı adı ile maruf bu zevat halka İslamın anlatılması ve irşadı konusunda Sarahatun camiinde Ömer Hüdai Babanın başkanlığında buluşarak şöyle bir görev taksimatı yaparlar:
İmam Efendi eşraftan olan zenginlerle varlıklı ve mevki sahibi olan kişilerle ilgilensin. Müftü Efendi hoca, müezzin ve okumuş yazmışlarla uğraşsın. Bize de ümmet-i Muhammed’in fâkirleri, güahkârları, harp gazileri ve kalender meşreb olanları kalsın. Onların irşadı ile de biz uğraşalım. Beyzâde Efendi temizliğe çok büyük önem veren Beyzâde Efendi özellikle taharet konusunda çok büyük titizlik gösterir ve mutlak surette gece giymiş olduğu iç çamaşırlarını gündüz değişirdi.
Şemaili: Beyzâde Ali Rıza Efendi uzun boylu, iri cüsseli ve geniş omuzlu ve heybetli bir zattı. Ela gözlü olan Beyzâde Efendi uzun ve sivri sakalıyla yüzü çok sevimli ve nurâni idi. Günümüzde yaşayan torunlarından edindiğimiz bilgiye göre Beyzâde Efendinin sırtında Peygamber Efendimizin sırtında ki mührüne benzer veliliğinin bir nişanesi olarak kürek kemiği altında ortaya yakın iki adet mühür olduğu ifade edilmektedir.
Başına beyaz fes giyer, bu fesin üzerine kışın büyük yeşil bir sarık, yazın ise beyaz bir sarık takardı. Ayaklarına Harput'un meşhur yerli mamülü olan sarı meşinden mes ve pabuç giyer, kışın mavi veya larcivet çuhadan şalvar giyerdi. Yazın Antep alacasından iki etekli entari ve çok defa limon küfü ya da mavi renkten cübbe giyer, bayramlarda ve resmi günlerde ise siyah bir biniş (cübbenin büyüğü) giyerdi. Sokağa çıktığı zaman ise daima elinde uzun bir âsa taşırdı. Beyzâde Efendinin yüzünde şefkat ve mülayemetle karışık bir hürmet ve muhabbet mevcut olup karşılaştığı kimselerde ona karşı derin bir hürmet ve muhabbet hasıl olurdu. Pek az konuşur, nadiren güler, söylenenleri dikkatlice dinleyip bir müddet düşündükten sonra cevap verirdi.
Vefatı: Harput'un ve kendi çağının ilim ve irfan güneşi, zahirde ve batında kutup olan mütefekkir ve mutasavvıf, büyük mürşid-i kâmil Beyzâde Ali Rıza Efendi 1904 (1322 H.) yılında şeb-i arusunu gerçekleştirir ve sevgilisine kavuşur. Ayrılığı ile Harputun havasını üzüntüye garketmiş ve onları firkat gözyaşları ile baş başa bırakmıştır. Onun ayrılışından sonra sanki Harput boşalmış ve ıssızlaşmıştı. Cenazesine o zamana kadar görülmemiş bir kalabalık iştirak etmişti. Vasiyeti üzerine kendi beyanıyla Üzerime yağmur yağsın, güneş vursun böylece Allah’ın rahmeti kesilmesin.diye kendisine türbe yapılmamıştır. Kabrinin bugünkü görünümünü ise torunlarından merhum Halit Bayoğlu kazandırmıştır. Kendisinden sonra irşad vazifesini ise halifelerinden Alişamlı Ebubekir Efendiye tevdi etmiştir. Vefatından Sonraki Kerameti: Bahaaddin Efendi, bir gün Hoş köyünde dostlarıyla birlikte otururken şöyle bir olay anlatır: Babam vefat etmişti. O anda odada kimse yoktu. Babamın ayak ucuna oturmuştum. O an tefekküre daldım ve içimden ya Rabbi! Acep babam benden memnun gitti mi? Diye düşündüm. O sırada babamın iki ayağı havaya kalktı ve yüzümü aşağıya doğru sıvadı ve sonra yerine indi. O an için korkmuştum ama soğukkanlılığımı muhafaza ettim. Bu olaydan sonra içim rahat etmişti
Kaynak; GÜNERKAN AYDOĞMUŞ

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ
Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi Beyzade Ali Rıza Efendi