Akaid Ehli Sünnet İtikadı
Din: Akıl sahibi insanların kendi hür irade ve tercihleriyle
bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi kanundur.
Akaid: Düğüm atmışçasına inanılan şey anlamına gelir. İtikad
ise bir şeye gönülden benimseyerek kesinlikle inanmaktır ve iman terimi ile eş
anlamlıdır.
Akaid İlmi: İman esaslarını “usulü’d-din” sadece Kur’an ve
hadislerde yer alan bilgileri aktarmak suretiyle bahseden ilimdir. Akaidin
konusu imanın altı esası ve bunlarla ilişkin meseleler oluşturur. Bunlar
arasından Allah'a (c.c), peygamberlere ve ahirete imanın özel adı "usûl-i
selâse"dir (üç temel esas). Çünkü diğer üç iman esasını bunların altında
incelemek ve değerlendirmek mümkündür. Bütün iman esaslarının kendisine bağlı
bulunduğu, imanın temelini teşkil eden "Al lah'a (c.c) iman"a ise
"aslü'l-usûl" (esasların esası) denir.
Akaidin Amacı: Müslümanlara İslam itikadını yani inanç
bilgilerini sarsılmaz ve sağlam bir seviyeye yükseltmektir. Delillerle
güçlendirilmiş tahkiki bir iman sayesinde insan gerçek manada kulluk vazifelerini
yerine getirebilir.
Akaid Alanındaki Temal Eseler: Fıkhul Ekber (İmam Azam Hz.
767), Kitabut Tevhid (İmam Maturidi Hz. 944), el-İbane an Usulid Diyane (İmam
Eşari Hz. 935), Akaidün Nesefi (Ömer en-Nesefi 1142), Şehul Akaid (Nesefinin
Şerhidir, Taftazani Hz. 1390), İslam Akaidi (Ömer Nasuhi Bilmen 1971), Allah
İnancı (Bekir Topaloğlu), Kelam Tarihi (Şerafettin Gölcük ve Süleyman Toprak).
Taklidi İman: Çevresinden, ailesinden görerek inanmaktır.
Tahkiki İman: Delillere, bilgiye araştırma ve kavramaya
dayalı iman.
İcmali İman: İnancın gereği olan hükümleri araştıramadan
toptan inanmaktır.
Tafsili İman: İnanılacak şeylerin her birini geniş bir
şekilde öğrenip inanamaya denir.
1. Şehadet ve Ahirete İman. 2. Amentüye İman. 3. Tüm ayet ve
mütevatir hadislerle sabit haber ve hükümlere iman.
İslam ve İman: İslam boyun eğmek, teslim olmaktır. İman ise
gönülden inanmaktır.
İman ve Amel: “İman edenler ve salih amel işleyenler”
(Bakara 277) iman ayrıdır amel aydır.
ALLAH’IN VARLIĞI VE BİRLİĞİ
Aklı Deliller:
A: Hudus Delili; Hudus, sonradan meydana gelmek demektir.
Önceleri olmayıp sonradan meydana gelen varlıklara da hadis denir. Hudus delili
âlemin sonradan yaratıldığı gerçeğinden yola çıkılarak elde edilen delile
denir.
B: İmkân Delili: Âlemin varlığının zorunlu değil mümkün
olduğu fikrinden yola çıkılarak ortaya konan delile denir. Âlem mümkün
varlıktır yani onun varlığı ile yokluğu eşittir, o halde onun varlığını
yokluğuna tercih eden bir kuvvet ve İrade olmalıdır. O da Yüce Allah'tır. Bu,
iki kefesi de eşit bir teraziye benzer. Herhangi bir kefesine bir ağırlık konmadığı
müddetçe eşitlik bozulmaz. Eşitlik bozulup bir taraf ağır bastıysa o kefesine
bir kuvvet uygulandı demektir. Bu kefeler den biri varlık öbürü yokluk olsun.
Eşitlik bozulup da bir şey varlık âlemine geldiyse onun varlığını yokluğuna
tercih eden bir iradenin var olduğu ortaya çıkmış olur. Kısacası, Allah'ın
varlığının en büyük delili bizzat varlığın kendisidir. Allah'ın varlığına delil
ara yan kimsenin kendi varlığı da en büyük delillerdendir.
✓ 1. Öncül: Âlem mümkündür. ✓
2. Öncül: Her mümkün için bir müreccih (varlığını yokluğuna tercih eden irade)
vardır. ✓ 3. Öncül: O halde âlemin de bir müreccihi vardır ki
o da Yüce Allah’tır.
C: Gaye ve nizam delili: Âlemde var olan gaye ve düzenden
yola çıkarak Allah'ın varlığını ispat eden delildir. Âlemde bir düzenin var
olduğu aşikârdır. Kâinat belli kurallara göre hareket etmektedir. Dikkatle
bakıldığında her bir varlığın bir amaç için var olduğu görülür. Hiçbir varlık
anlamsız ve amaçsız değildir. O halde bu harika düzen kendiliğinden
olmayacağına göre bu düzeni kim kurmuş tur? Her bir canlının varlığının amacını
kim belirlemiştir?
Konuyu daha iyi anlamak için kalabalık şehirlerde trafik
ışıklan ve kuralları olmadan binlerce aracın seyrettiğini düşünelim. O
şehirdeki trafikte kargaşa olmaz mı? Orada düzenli bir trafikten bahsedile
bilir mi? Elbette hayır! O halde milyonlarca yıldızın kendi yörüngesinde
seyrettiği uzay boşluğunda herhangi bir kural olmadan ve düzen koyucu
bulunmadan başta Güneş ve Güneş sistemi olmak üzere bunca gök cismi nasıl
hareket etmektedir? İnsan vücudundaki organlar ve milyonlarca hücre nasıl da
birbiriyle bağlantılı, ahenkli ve bir düzen içinde, kendilerine görevi
aksatmadan çalışmaktadırlar bu şekilde çalışmasını organize eden kudret
olmasaydı bu organlarımız kendiliğinden bunu sağlayabilirler miydi? Kâinatta
var olan her şey var olmak için bir sebebe muhtaçtır.
Nakli Deliller: Allah’ın varlığını dile getiren ve üzerinde
düşünmemiz istenen Kur’an ayetleridir.
ZATİ SIFALAR
Vücud: Allah’ın var olması yokluğu düşünülememesi. Vacibül
vücud (varlığı zorunlu)
Kıdem: Ezeli olup başlangıcı olmamasıdır.
Beka: Ebedi olup varlığının sonu olmamasıdır.
Vahdaniyet: Bir olmasıdır. Allah (c.c) zatı, sıfatları ve
fiilleri açısından tektir, eşsizdir.
Muhalefetün Lil-havadis: Sonradan yaratılmışlara hiçbir
yönden benzememesidir.
Kıyam Bi-nefsihi: Hiçbir şeye ihtiyaç duymamasıdır.
SUBUTİ SIFATLAR
Hayat: Diri olmaktır. Hayatın sebebi ve kaynağı odur.
İlim: İlim sahibi olup, olmuşu olanları ve olacakları da
bilmesidir.
Semi: Her şeyi işitmesidir.
Basar: Her varlığı görmesidir.
İrade: Dilemesidir. Bir şeyin var olmasını dilerse var eder,
dilediğini de var etmez.
Kelam: Konuşmasıdır.
Tekvin: Yaratmak demektir.
MELEKLER
Nurdan yaratılmıştırlar, irade sahibi değildirler, sorumlu
değildirler, görünmezler, erkek ve dişilikleri yoktur.
Cebrail a.s.; Allah ile peygamberler arasında elçilik görevi
olan melektir.
Mikail a.s.; Kainattaki doğa olaylarını idare etmekte ve
rızıkları dağıtmakta görevlidir.
Azrail (melekül mevt) a.s.; Eceli gelenlerin ruhlarını
almakla görevli olan ölüm meleğidir.
İsrafil a.s.; Sur’a üflemekle vazifeli melektir.
Kiramen Katibin; Değerli yazıcılar anlamında olup insanın
sağında ve solunda bulunan bu melekler, insanın söz ve davranışlarını
kaydederler.
Münker ve Nekir; Ölen
her insana kabirde sual sormakla görevli iki melektir.
Hazne-i Cennet ve Cehennem; Cennet ve Cehennemdeki işleri
yürütmekle görevli meleklerdir.
Hamele-i Arş; Arşı taşıyan meleklerdir.
Mukarrebun Melekler; Allah’a çok yakın melekler.
CİNLER
Gizli ve örtülü varlık, görünmeyen şey anlamına gelir. Ateşten
yaratılmıştırlar, irade sahibidirler, sorumludurlar, görünmezler, geleceği
bilemezler, inananı ve inanamayanı vardır.
ŞEYTANLAR
Haktan ve hayırdan uzaklaşmak anlamına gelir. Şeytanların
ilk atası İblis ise hayırsız, şaşkın ve ümitsiz olmak anlamına gelir. Özelliği
ise ateşten yaratılmıştır insanın baş düşmanıdır kibirli, kıskanç, kinci ve
inatçı olmasıdır. Kıyamete kadar kendisine süre verilmiştir, Allah’ın salih
kulları üzerine etkisi yoktur. Şeytanla aynı özellikleri taşıyan insanlar da
insan türünün şeytanlarıdır.
Diğer İslami Kitaplara Göz At!