Fıkıh 1
FIKIH 1
Fıkıh; Bir şeyi düşünmek derinlemesine anlamaktır.
Hanefilerin fıkıh tanımı; Fıkıh; kişinin lehinde ve
aleyhinde olan hükümleri bilmesidir.
Şafilerin fıkıh tanımı; Fıkıh; tafsili delillerden (ayet ve
hadislerden) elde edilen/ istinbat edilen şer’i ameli hükümleri bilmektir.
Mecelle’nin fıkıh tanımı; Fıkıh; mesaili şeriyyeyi
ameliyyeyi bilmektir.
FIKIH İLMİNİN ANA KONULARI
İbadat: İbadetler
Münakehat: Aile hayatı ile ilgili hükümler.
Muamelat; Sosyal hayatla ilgili hükümler.
Ukubat; Dünyavi cezalar ile ilgili hükümler.
Feraiz; Miras ve vasiyet.
USUL-İ FIKIH
Fıkhın teorik yönüdür. Şeri deliler ve kaideler, bu delil ve
kaidelerden çıkarılan şeri hükümler, bu hükümleri çıkaran müçtehidin hüküm
çıkarırken kullandığı ictihad yönleri.
FÜRU-İ FIKIH
Fıkhın tatbiki yönünü ele almaktadır.
FIKH İLMİNİN DİĞER İLİMLERLE İLİŞKİSİ
Tefsir, hadis, siyer, İslam tarihi, tasavvuf, kelam, Arap
dili ve belağati gibi din ilimlerinden yararlanır. Diğer ilimlerle de dolaylı
yönden yararlanır.
FIKIH İLMİNİN TEMEL İLKELERİ
Tekliflerde kolaylık, Helallerde genişlik, Kamu yararını
gözetme, Adaletin gözetilmesi
FIKIHIN BAŞLANGIÇ DÖNEMİ VE İCTİHAD
Hz. Peygamber (s.a.v.) Dönemi
Teşri; Teşri yani hüküm koyma kaynağı Allah ve Rasulüdür.
Kolaylık; İnsanın gücünü aşan bir şey İslam’da
emredilmemiştir.
Tedric; Tedric son hüküme varmak için basamak basamak ara
hükümler koyup sonunda esas hükmü ortaya koymaktır.
Nesh; Nesh daha önce konmuş bir hükmü sonraki yeni hükümle
ortadan kaldırmaktır.
Sahabe Dönemi
Dört halife ve Emeviler dönemi başlarını kapsar. Bu dönemin
mücteid sahabeleri yedi kişidir.
Fukaha-i Seba: Hz. Ömer (r.a.), Hz. Ali (r.a.), Abdullah b.
Ömer (r.a.), Abdullah b. Mesud (ra), Abdullah b. Abbas (ra), Zeyd b. Sabit (ra)
ve Hz. Aişe (ra)’dır.
Tabiin Dönemi
Tabiin dönemindeki fakihler, ileride oluşacak olan meşhur
mezhep imamlarının hocaları olmuştur. Bu dönemde iki fıkıh merkezi ön plana
çıkmıştır. Hicaz (Medine) ve Irak (Kufe).
Medine’de yetişen yedi meşhur fıkıhçıya fukaha-i seb’a denir bunların
isimleri şöyledir: Urve b. Zübeyr, Said b. Müseyyeb, Ebubekir b. Abdurrahman,
Haris b. Hişam, Ubeyde b. Abdullah b. Utbe, Harice b. Zeyd b. Sabit, Kasım b.
Muhammed b. Ebubekir, Süleyman b. Yesar.
Hicazlılara Ehl-i Eser, Iraklılara Ehl-i Rey denilir. Ehl-i
Eser temsilcisi Said b. Müseyyeb, ıraklıların temsilcisi İbrahim Nehai’dir.
İleride ehli reyi İmam-ı Azam ve ehli eseri İmam-ı Malik temsil edecektir.
Küfe Ekolü: Abdullah b. Mesud – Alkame b. Kays, İbrahim
Nehai, Hammad b. Ebi Süleyman - İmam-ı Azam Ebu Hanife.
Hicaz Ekolü: Abdullah b. Ömer – Nafi Mevla b. Ömer – İmam
Malik, İmam Şafi, Ahmed b. Hanbel.
İctihad
Fakihin herhangi bir şer’i hüküm hakkında zanni bilgiye
ulaşabilmek için bütün gücünü harcaması anlamına gelir. İctihad ehliyetine
sahip olan âlime müctehid denir.
“Sübutu ve delaleti kati deliler” içtihat yapılmaz.
Müctehidde bulunması gereken özellikler: Kur’an-ı bilmek,
Sünneti bilmek, Üzerinde icma edilmiş konuları bilmek, Arap diline vakıf olmak,
Fıkıh usulünü bilmek, Dinin genel amaçlarını bilmek, Nasih-mensuh bilmek.
EHLİYET
Ehliyet; insanın kendisine hüküm taaluk edecek bir durumda
olması, teklife muhatap olmasıdır.
Ehliyet şartları; akıllı olmak, buluğ çağına girmek
Ehliyet iki kısımdır: Vücub yani hal sahibi olmak. Eda yani
yapma ehliyeti.
Temyiz öncesi; yedi yaş altı. Temyiz dönemi; yedi yaş buluğ
çağ arası. Buluğ dönemi; sorumlu oldu dönem. Rüşd dönemi; hukuki ehliyete sahip
olmak için reşid olmak gerekir.
Ehliyeti kısıtlayan durumlar:
Semavi arızalar; insanın iradesi dışında olan olaylar. Akıl hastalığı,
ölüm, uyku, bayılma, unutma gibi.
Müktesep arızalar; insanın iradesi ile oluşan arızalar. Sarhoşluk,
cehalet, savurganlık, ciddiyetsizlik
Hüküm
Hüküm; fıkhi hükümleri koyan Yüce Allah ve Peygamberidir. Her
ikisine de “şari” yani kanun koyucu denir.
Vad’i hükümler; Şari’in bir şeyi başka bir şey için şart,
sebep ve mani kılmasıdır.
Sebep; varlığı hükmün varlığıdır. Mesela ramazanda seferde
olmak oruç tutmamak için bir sebeptir.
Şart; mesele namaz için abdest şarttır.
Mani; mani olma durumu. Mesela abdestin bozulması gibi
Teklifi Hükümler: Efal-i Mükellefin veya Fıkhi Hüküm
Yapılması veya yapılmaması istenilen ya da yapıp yapmama
arası serbest bırakma.
Efal-i Mükellefin - Mükellefin Fiileri - Fıkhi Hükümler
Farz; Farzı Ayn, Farzı Kifaye
Vacip; farz gibi kesin olmayan ama farza yakın hüküm
Sünnet; Müekked sünnet, Gayrı müekked sünnet
Müstehab; güzel görülen ameller.
Mübah; Helal ve caiz olan işler.
Haram; kesin yasak olan işler.
Mekruh; çirkin görülen işler.
Tahrimen mekruh; harama yakın mekruh.
Tenzihen mekruh; helale yakın mekruh.
Müfsit; bir ibadeti bozma veya akdi bozma.
Azimet; amelleri tam yapma.
Ruhsat; güçlük durumlarda geçici hükümlerle amel etme. Mesela
yolculukta oruç tutmamak
FIKHİ HÜKÜMLERİN DELİLLERİ
Asli Deliler: Kitap, Sünnet
Sünnet; Kavli Sünnet, Fiili Sünnet, Takriri Sünnet
Kaynak Olarak Sünnet Dört Ana Başlık
Tebyin; ayetleri açıklayıcı sünnet
Teşri-Tedric; yeni hüküm getiren sünnet
Te’kid; teyid edici sünnet
Tekyid-Tahsis; sınırlandırıcı sünnet
Feri Deliller:
İcma; müctehidlerin şeri bir konuda görüş birliği olması. Görüş
belirtmeyen müctehid sukuti icma yapar.
Kıyas; Kitap, sünnet ve icmada hükmü bulunamayan meseleye,
aralarındaki illet birliği sebebiyle bu kaynaklardan birine yakın yer alan
meselenin hükmünü verme.
Sahabe Kavli; Kitap, sünnet ve icmada hükmü bulunmadığı
zaman sahabe kavli kesin hüccettir denilmiştir.
İstihsan; müctehiddin özel bir delile dayanarak genel
kuraldan ayrılarak hüküm tercih etmesi. Mesela unutarak yiyip içenin orucunun
bozulmaması istihsan yoluyla sabittir.
Mealih-i Mürsele; her hangi bir kayda bağlanmayan
maslahatlardır.
Muteber maslahatlar; Dinin, canın, aklın, neslin, ve malın
korunması maslahatlardır.
Mülga maslahatlar; kumar oynamak, tefecilik gibi.
Mürsel maslahat; koruyucu hekimlik tedbirlerine başvurmak
gibi.
Örf; çoğunluğun veya bir topluluğun benimseyip alışkanlık
haline getirdiği iyi ve faydalı fiilerdir.
Sedd-i Zerai; kötülüğe giden yolları kapatma
İstishab; bir zamanda mevcut olan durumun, değiştiğine dair
delil bulunmadıkça halen varlığını koruduğuna hükmetmek. Mesela ispat
edilinceye kadar bir kişiye suç isnad etmemek.
Şer’u Men Kablena; önceki şeriatlerde oruç olup bizde de
olması gibi.
Diğer İslami Kitaplara Göz At!