"Bu Kapı Yokluk Kapısıdır, Varlık Elbisesi İle Girilmez. Varmısın Ki, Yok Olmaktan Korkuyorsun. Yokluğu Görünce Yüz Çevirme Allah Aşkı Yokluk İe Bulunur!" (El-Aziz İrfan Ocağı)

İrfan Mektebi

İrfan Mektebi 

İrfan MektebiEy oğul! Bağını kopar ve kurtul. Ne zamana kadar altın ve gümüş kaydında kalacaksın?” (Mevlana Hz. Mesnevi Şerif) "Tasavvuf, gayr ile alakasız olarak Allah ile olmaktır.” (Cüneyd-i Bağdadi) Peki bu nasıl olacak? İnsan irfan mektebinde yani bir Mürşid-i Kamil'den ders alınca ne oluyor?

“La kılıcı Hakk’dan başka bütün varlığı keser öldürür. Bir bak da gör, La’dan sonra ne kaldı? İllallah kaldı. Hepsi de gitti neşelen, sevin ey ikiliği yakıp yandıran aşk!” (Mevlana Hz.)  Kendi yok olunca diğer bağlar kendi ile alakalı olduğundan hepsi yok hükmüne girecektir. “Aşk o yalımdır ki, alevlendi mi, baki olan sevgiliden başka ne varsa ne varsa hepsini yakar yandırır.” (Mevlana Hz.) Tevhid dersi ile müridden eser kalmaz.

“Mahv edip nam-u nişanı olmayınca bi-nişan                                             
Lane (yuva) etmez aşk ankası vücud-i kaf-ını.”

 Bu mertebede olmayanlar üşümelerini soğuk havaya, ısınmalarını sıcak havaya, ıslanmalarını yağmura, karın ağrılarını yemeğe hamlederler vb. Tabi yaptıkları işleri de “Ben yaptım”, “Ben ettim” vb. diyerek kendilerine haml ederler. Amelleri nefse nisbet ettiğin anda amellerin ruhunda ihlas bozulur. İlahi Tevfik olmamış olsaydı kulun iradesi gerçekleşmezdi. Bir kişi ne zaman ki kâinatta olan biten ne varsa, cümlesinin Cenab-ı Hakk’ı istemesi ve kudreti ile olduğunu idrak eder, işte o zaman her yapılan fiilde faili hakikinin müessir (tesir eden) olduğunu müşahade eder ve Hakk’ın bütün varlıkların alnından tutan olduğunu görürse, kesinlikle hiçbir fiili nefsine nisbet etmez. Hak sübhanehu kuldan sudur eden fiil vesilesiyle daima kula keremiyle yakın olandır. Fiil, Allah’ın ezeli sıfatıdır, yapan Allah’ü Teâla’dır. Meful (fiille meydana gelen şey) ise mahlûktur. Allah’ın fiili, mahlûk değildir. İnsanda cüzzi irade vardır, külli irade Allah’ü Teâla Hazretleri’nindir. İnsan da zanneder ki onun yapmaya ya da etmeğe kadirdir. Hâlbuki değildir.

“İtme ab-ı cüst ü cü mahi sıfat deryada sen,                                          
Kalma gaflette, çü yarın sendedir, kendin uyar.”    

Düşünürsek sahib olduğumuz ilim, kudret, işitmek, görmek gibi bütün sıfatlar bizim asli ve zati sıfatlarımız değildir, bunların hepsi de Cenab-ı Hakk’ın zatına mahsus sıfatların bir zılli aksi gibidir. Nitekim hepsi ölünce yok olur. İşte “Ölmeden evvel ölerek” bu sıfatların Hakk’a ait olduğunu idrak ederiz.  “Göz sayesinde görüyor olsaydık gece uyurken rüya görmezdik.”

“Yakdınsa kamu varın, nur oldu kamu narın,                                          
Göründü sana yârin, irdin ulu ihsana.” 

La Mevcude İllallah” kişinin nefsini tam manasıyla ifna ederek Hakk’ın vahdet deryasında kaybolmasıyla mümkün olur. “Fakr (yokluk) fahrimdir (övüncümdür)!” Hadis-i Şerif bu mertebeleri hakkıyla idrak eden kişiler fiillerini, sıfatlarını ve zatını tamamen Hakk’a vererek “Ölmeden önce ölünüz” hadisinin sırrına ererek zevkini tatmış olurlar.

“Senden dosta fazla yol yok sen varsın.”

“Sen zannetme ki bu iplik iki kattır. Aslında ve ayrıntısına iyice bak. Bunun aslında bir kat olduğunu anlarsın. Bu, bütün odur, fakat benimle zahir olmuştur. Hiç şüphe yok ki, bu hep benim, fakat onunla ayakta, var olmuşum.” (Şeyh Evhadeddin-i Kirmani k.s)

“Sen O olamazsın, ama eğer çalışır çabalarsan,                                      
İkiliğin senden kalkıp uzaklaştığı bir yere ulaşırsın.” 

Marifet ehli, fena fillah mertebesinden sonra beka billah mertebesine ulaştıkları için gördükleri şeyi kendilerinde görürler, tanıdıkları şeyi kendilerinde tanırlar. Onların hayreti de kendi vücutlarınadır. “Kendi nefislerinizde de (nice alametler vardır) görmüyormusunuz?” (Zariyat 21) “Nefsini tanıyan Rabbisini tanır” (Hadis-i Şerif) Bu mertebede “Benimle işitir, benimle konuşur, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür ve benimle düşünür.” (Hadis-i Şerif) 

“Kendini kapıda, bırak sonra içeri gir”

“İşaret ve ibadetin muarara, kayıd ve ibretten Müberra olan zatı bahtı ve gaybı hüviyeti idrak etmek imkânsızdır.”(Mir Hüseyin Yezdi r a) “Ateşi hisseden kişi, onunla yanar, Kendisi ateş olan kişi nasıl yanar.”

“Yokluğumda huzur buldum.” (M. Canı Canan Hz)

“Kendileriden yok olmuş, Hak ile baki olmuşlardır. Bunların hali şaşkınlık vericidir; hem yok hem de vardırlar. İşte tevhid ehli bunlardır. Geri kalanlar kendini beğenmiş kimselerdir.” (Mevlana Hz.) 

“Bilmeyenler kendi nefsin Hakk’ı idrak eylemez,                                      
Kim buyurmuştur bu sırrı ol Aliyyül Mürteza.”                                     

“Biz bu makama Allah’ın fazlıyla geldik. Yirmi yıldır sıfatsızlık makamıyla (Benlikten sıyrılmakla) müşerref olmuşuz.” (Şah-ı Nakşibendi Hz.)

“Yoldaki eziyet veren şeyi kaldır.” (Hadis-i Şerif) “Eziyet veren” beşeri vücudun nefyine işarettir. (Şah-ı Nakşibendi Hz.)

“Alan veren “O” dur bazar içinde, gözden gören “O”                                                                       Kulaktan işiten “O”, ayaktan yürüyen “O”                                                          
Ne kaldı senden geriye? Ne kalacak                                                               
Sen mi vardın ki “O” kalsın, zaten “O” vardı sen yoktun.”

“Ey benim hakikatimde, zatımda cilve yapan. Bu sen misin yoksa ben miyim? Haşa haşa seni de, kendimi de ikilik isnad ve ispatından tenzih ederim.” Hallacı Mansur (k.s)

 “Aşk nişanın ne sorarsın, her bir nişandan kesil,                                         
Nişana esir oldukça, nişansıza eremezsin.”                                                      

“Varmısın ki, yok olmaktan korkuyorsun?” (M. Arabi Hz.)

Hakikati, ancak Allah söyler, doğru yolu ancak “O” gösterir!  

İrfan Mektebi    

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;


  Allah Aşkı Kutbül Aşk Kitabı

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ

El-Aziz İrfan Ocağı - Muhammed Bedri Hüdayi  H                                                           

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski