"Bu Kapı Yokluk Kapısıdır, Varlık Elbisesi İle Girilmez. Varmısın Ki, Yok Olmaktan Korkuyorsun. Yokluğu Görünce Yüz Çevirme Allah Aşkı Yokluk İe Bulunur!" (El-Aziz İrfan Ocağı)

Feyiz, Cezbe, Sır, Seyri Sülük, Tevfik-i İlahi ve Korku

Feyiz, Cezbe, Sır, Seyri Sülük, Tevfik-i İlahi ve Korku 

Feyiz: Ey Talib-i Hakk! Hakk Teâla üzerine feyizler yağdırsın. Bilesin ki, “Feyz; kalpten kalbe gelen insana Allah’u Teâla’nın razı olduğu şeyleri yaptıran nurdur, bir kuvvettir.” (M. SaminiHz.)

Bir mürşid-i kâmile bağlananın feyz alabilmek üç şeye bağlıdır: İhlas: mürşidinden başkası beni Mevla’ya erdiremez diye itikat edilecek.  Edep: zahiren, batınen, uzakta, yakında her halukar da mürşidine karşı edebe riayet edecek.                                                                  Muhabbet: feyiz alabilmek müritteki muhabbetin az veya çokluğuna bağlı. (Rabıta zaten o muhbbetin olmuşması için yapılır.)

Feyiz gelmesi için masivayı unutup, kalpten mürşide yönelip Mevla’yı unutmadan son derece Allah aşkı talep etmeli tazarru ve muhabbetle feyzi ilahinin denizler gibi kalbe doğru aktığına inanmalıdır. Burada ki asıl mesele inanmaktır yoksa bir şey görmek veya hissetmek değildir.

Mürşid her nefeste makam atlar. Her makamı salikin vuslatı kadardır. Mürşid kendi haliyle müridine bir kere nazar etse müridi Beyazıd-ı Bestami Hazretleri’nin makamına getirir.

Mürşidi kâmilin nuru doğuyla batıyı kaplamıştır. Keşif ehli mürid eğer eksik görürse bu eksiklik mürşidde değil müriddedir.

Mürşid müridini yalnız bırakmaz devamlı sınav yapar. Mürid görmesede görmüş gibi inanacak.

Mürid mürşidini kendisine özel bilmesi vaciptir. Böyle bilmez ise bir şey kazanamaz. Bütün insanlar mürşid olsa tek beni Allah’u Teâla’ya erdirecek kendi mürşidimdir diye inanacak.

Mürşidinin kabul etmesi Allah ve Raulünün (s.a.v) kabul etmesi, kovması Allah ve Rasulünün (s.a.v) kovması bilecek çok korkacak.

Yakında olsun uzakta olsun edebe çok dikkat edecek yatarken ayaklarını uzatmayacak, bulunduğu cihete ayak uzatmayacak. Her halükarda edep gösterecek.

Başka şeyhten istifade etse yine de, kendi şeyhinin tasarrufu bilecek.

Mürşidini anadan, babadan, çoluk çocuğundan ve nefsinden çok sevecek. Öyle olacak ki mürşidi ona bir şey söylemeye, emretmeye çekinmeyecek.

Faydaları şeyleri ve zararlı şeylerden kaçınmayı şeyhinden bilmelidir. Himmetini devamlı hissetmeli.

Bunları Allah’ın izni ile mürşidin tasarrufu olduğunu bilmesi, edebini ve muhabbetini muhafaza etmesi feyzin oluk oluk gelmesine sebeb olur.

Cezbe: Salikin beşeri vasıflarından sıyrılması ile ilahi sıfatları kazanma ve tecellileri müşahede etmesi anlamındadır.

Sır: kalpte bulunan rabbani bir latifedir. Ruh sevginin, kalp marifetin, sır da müşahedenin mahallidir. Ruhani bir nur olup nefsin haletidir. Sır olmaksızın nefis iş yapmaktan aciz kalır. Nefsin beraberinde sırrın himmeti olmazsa bir fayda elde edilmez.

Ey Kardeşim! Bilmelisin ki, Rahmani aşka ulaşmak için seyri sülük yapmak lazım. “Seyri sülükün hülasası düşüncelerin müzahamet (galebesi) olmaksızın, Allah’u Teâla ile huzurda olmaktır. Sırlar ve nurlar bu cihanda kişiyle beraberdir. Hiç biri kabre ölü ile gitmez, yalnız huzur ve agâhlık sahibinden ayrılmaz. O halde agâhlığı istemeli, başkasının peşinde koşmamalıdır. İş budur bundan başkası hiçtir. Zevk, şevk, keşf ve keramete talip olan kimse, talibi Hüda olamaz.” (Abdullah Dehlevi Hz.)

Kemalatta vasl-ı uryani hâsıl olur. O makamdan salikin nasibi yes ve mahrumluktan başka bir şey değildir. Bütün yönleri kaplayan cihetsiz ve ardından kalbolmayan huzur nisbeti ele geçer.

“Devlet ipi ucunu ey birader ele al,                                                                      
bu çok kıymetli ömrü sakın az etme hayal,                                                    
daima her yerde, her işte ve her halde, yârini an,                                          
gönül gözün ondan yana sal.”

Farklı yollardan gidilsede işin sonu huzur-u meallah’tır. “Vasıl olan saliklerin tam misali hacılardır. Hacılar da her taraftan Kâbe’ye gelirler. Şimdi bunların bir kısmına “Hacı” denip, ötekilerine haccında noksan mı denir?” (Niyaz-i Mısri Hz.)   

“Yok, ayrı gayr-ı evliya yollarının hak cümlesi,                                     
Hem halveti, hem Celveti, hem Kadiri, hem Nakşiyem.”                      
(Ahmed Kuddisi Hz.)

Seyri sülük nasıl kat edileceği zikir, tevhid beyanı ve huzur kısmında açıklanmıştır!

Tevfik-i ilahi: Kul,  kendisini tevfikini talebine sevk eden iradesinin, ilahi tevfikin eseri olduğunu bilmelidir. Evet! İlahi tevfik olmamış olsaydı kulun iradesi gerçekleşmezdi. Zira kulun tevfiki irade etmesi de ilahi tevfikdendir. Ancak insanların çoğu bunun bilincinde değildir. Kul, bütün hallerinde ilahi tevfikin kendisine devamlı surette refiki olmasını taleb etmesi, tevfikin kemal manasıdır. (Muhyiddin ibni Arabi Hz.)

Tevfik-i İlahi eğer bir kimsede ayrılsa onunla Hak arasında perdeler olur. Tevfik-i İlahi olmayışı riyaset sevgisinden olduğu bilinmektedir.    

Korku“Hikmetin başı Allah korkusudur.” (Hadis-i Şerif)      

“Allah korkusu, imanlı bir kalbin ziyneti ve süsüdür. O korkudan mahrum olan gönüller haraptır ve şehvet yuvasıdır. İmanın sırrı korkudur. Gözün siyah kısmında bu kadar aydınlık olduğu gibi, Allah korkusunda da binlerce emin olma hali vardır. Emniyetin korkuda gizli olduğunu gördüm. Ey seçilmiş saf kişi! Ümit içinde korku olduğunu da görmelisin.” (Mevlana Hz."

“Her kim Allah’tan korkarsa onu emin kılarlar. Kalbi korkan bir kimseye sükûnet sunarlar. Korkmayın (Fussilet 30)! Müjdesi dünyada Allah’tan korkanların ziyafet durağıdır. Bu müjde, Allah’tan korkanların hakkıdır.” (Mevlana Hz.)

“İzzet ve Celalime yemin ederim ki, bir kulum üzerinde iki korku ve güveni birleştirmem. Benden dünyada korkarsa, onu ahirette emin kılacağım. Kulum bende dünyada korkmazsa, onu ahirette korkutacağım.“ (Hadis-i Kudsi)

“Arifler, kan denizinden geçmiş olduklarından daimi surette emindirler. Onların emin olması korkunun ta kendisiden ileri gelir. Şüphesiz Allah korkusu onları her an daha emin kılar.” (Mevlana Hz.)

“Yüce Allah’tan korkandan her şey korkar. Allah’tan kormayanı, Allah her şeyle korkutur.” (Hadis-i Şerif)

Yaratılanlara duyulan korku, yaratıcıdan korkunun eksikliğinin cezasıdır. Bu da Allah’u Teâla’yı layıkıyla bilmemekten kaynaklanır. (Fudayil Bin İyaz R.a)   

“Allah, hakkı söyler ve O, (doğru) yolu gösterir.” (Ahzap 4)     

Feyiz, Cezbe, Sır, Tevfik-i İlahi ve Korku

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;


  Allah Aşkı Kutbül Aşk Kitabı

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski