"Bu Kapı Yokluk Kapısıdır, Varlık Elbisesi İle Girilmez. Varmısın Ki, Yok Olmaktan Korkuyorsun. Yokluğu Görünce Yüz Çevirme Allah Aşkı Yokluk İe Bulunur!" (El-Aziz İrfan Ocağı)

Fakr Yokluk Nedir?

Fakr Yokluk Nedir?

Ey Talib-i Hakk! Hak Teâla seni fakr makamına ulaştırsın. Bilesin ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Fakr (yokluk), övüncümdür.” (Hadis-i Şerif) buyuruyor. Fakr malı mülkü olmayandan ziyade, muradı olmayandır. Allah’u Teâla Hazretlerinde tam fani olandır.  Her zaman ve her an Allah'a muhtaç olduğunu idrak etmektir.                                             

“Fakirlik tamam olduğu zaman, O Allah’tır.” Başkasının ne zahirde ne batında varlığı yoktur. Yalnız var sanılır (izafidir) fakrın tamamı, Allah’u Teâla’dan başka her şeyden varlığı almaktır. Vücut (varlık) kalkınca Hak müşahede edilir. “İki cihanda vechin siyah olması.” (Hadis-i Şerif) Yok olmasıdır, yokluğa da siyah denir. Yani dünya ve ahiret âdemdir (yok hükmündedir). (Niyazi Mısri Hz. – İrfan Sofrası)

 Yani onlarda, sahibine iade edilmesi vacip olan emanetlere giriftarlık kalkmaz. Hakiki Var’ın nuru ile varlık zannı ve vehmine yer dahi kalmaz. “Malum olanın aşikâr mevhum olanın da mahvolması” Sözü bu duruma işaret olabilir.  (U. Ahara Hz.)

“Yusuf’u kaybettim Kenan ilinde,                                                                  
Yusuf bulunur, Kenan bulunmaz.”                                                             
(Yunus Emre Hz.)

 “Marifet, Allah’u Teâla’da kaybolmaktır.” (F. Attar Hz.) Kendini, her ne vakit ararsan bulamayacağın bir şekilde fani kılmandır. Nitekim Şeyh Zünun’nun bir müridi Beyazid-i Bistami’ye: Beyazid-i Bistami nerededir? Diye sorduğunda o sultan şöyle cevap vermiştir: “Otuz yıldır Beyazid-i arıyorum, bulamıyorum. Eğer bulabileceksen sen ara!”

 Fakr olmadan zahir ve batın kemale ermez. Hace Aladdin Attar (k.s.), “Kur’an-ı Kerimin tamamı vücudun nefyine (Benlikten sıyrılmaya) işaret eder. Sünnete uymanın hakikati, mizaca (nefse) muhalefettir; bu da zor bir iştir. Kul, kendi ihtiyarın terk edince, Allah (c.c.) cüziyatta ve külliyatta olan hâkimiyetine teslim olunca Hadis-i Kudsi’de buyrulduğu üzere: “Kulum nafile ibadetlerle bana yaklaşır ve nihayet öyle bir hale gelir ki artık ben onu severim. Kulumu sevince de Ben onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden ne isterse onu mutlaka veririm, bana sığınırsa onu korurum.” Makamına mazhar olur.

 Saltanat ve padişahlığın kemali, kendi tasarrufuyla bütün halkını kendi kıyafetleriyle giydirmektir. Öyle ki, her kime baksa kendinden başkasını görmez. Onun halkının kemali ise kendilerinden tamamen hali olup kendilerinden padişah canibinden olandan başka hiçbir şey görmemeleri ve bilmemeleri, hatta bu görmek ve bilmemekten dahi hali olmalarıdır. “Onların fakrı kemale erdiğinde onlar Benden gayrı olmazlar.” (Hadis-i Kudsi) (U. Ahara Hz.)

 Uygulanacak yol iki kısımdır. Bazısı riyazet ve mücahatla Hak Teâla’nın fazlı ve keremine vasıl olur. Bazısı da yaptığı amelleri gözünde büyütmez ve böylece maksadına kısa sürede ulaşır. Onlar amellerin hesabını yapmadan ibadetlerine devam ederler. Bir pir-i mürebbi “Ameli kurtuluş olarak görme, ancak küçümseme de.” Diye buyurmuştur.

“Görmeyen kimse gibi her cihete elini uzatma,                                          
Seninle birlikte kilimin altındadır, her ne varsa.”

Varlığın Aynası Yokluktur! 

Ey Kardeşim! “Varlığın öyle bir günahdır ki başka günahlarla mukayese olmaz." (Hadis-i Şerif) Meal-i münifince bu günah-ı terk eylemek gerekir. “Aşk içinde aşkı seyretmek, varlıktan kurtulmayı addan ve şandan vaz geçmeyi gerektirir.” (İnsan varlığını yok saymakla, hakikat âleminde yer edinir) (Mevlana Hz.) “Var oluş yoklukta gizlidir. Yokluk en yüce mertebedir. Onun için yok kişiler yarışı kazanmışlardır.” (Mevlana Hz.) “Bu ben, düşünceyle nasıl açığa çıkar? O ben (fena) yokluktan sonra açılır meydana çıkar.” (Mevlana Hz.) “O kavuşma, ölümsüzlük içinde ölümsüzlük, varlık içinde varlık; fakat önceden O’varlık, yokluk içindedir.” (Mevlana Hz.) “Kurb (yakınlık) ne yukarı çıkmaktır, ne aşağı inmek. Allah yakınlığı varlık hapsinden kurtarmaktır.” (Mevlana Hz.)  “Bir adam yokluğa erişir, kendisine yokluğu zinet edinirse, Muhammed (s.a.v) gibi o adamında gölgesi olmaz. “Yokluk benim iftiharımdır.” Sırrına zinet yokluktur. Bu çeşit ihsan, mumun alevi gibi gölgesizdir. (Mevlana Hz.) “Kendine gel, tereddüt etme, önce yok ol, yokluğa daldıktan sonra, doğudan baş göster ve aydınlat.” (Mevlana Hz.) “Aşk nedir? Yokluk deryasıdır. Aklın ayağı orada kırıktır. Kullukta, sultanlıkta herkes tarafından bilindi, anlaşıldı. Fakat âşıklık, bu iki perdenin ardında gizli kaldı.” (Mevlana Hz.) “Varlığın aynası nedir? Varlığın aynası yokluktur. Ey Hakk aşığı! Eğer ahmak değilsen Hakk’ın huzuruna yokluk götür. Sen de nefsani arzulardan sıyrıl, yokluğa yani hiçliğe er! Zira her ilahi tecellinin kemali, hiçliğe vasıl olduktan sonra başlar.” (Mevlana Hz.) Varlık iddasından kurtulmak bul yolda çok mühimdir. Bu varlık bize ait değildir emanettir ve fanidir bunu başlıbaşına bilmek bile insanı olgunlaştırır. Birde zikirle ve huzur ile bunu kalden hale çevirilirse o zaman İlahi huzura layık olabiliriz.

“Ey Âdemoğlu! Ben seninleyim, sen kiminlesin?” (Hadis-i Kudsi) manasını fehm kılasın. O, seninle dahi beraberdir. Ancak siz O’ndan gafil olmamağa gayret ve sarf­­­­­­­­­­­­-ı mesai edesiniz. Cenab-ı Hakk’ın hazinesini yağma ettirmeyesiniz ki zalimlerden olmayasınız. Sonra hal müşkül olur. Kelime-i tevhide iştiğal ve huzura devam bir de geçmiş ve geleceği kalbinden çıkarıp vuslata gözleyen olasın ve marifet-i nefse ve marifet Rabbe ermek istersen, bildiklerini terk edip huzura iman getirip tastik eyleyerek gaflete razı olmayasın. Varlığını Allah’a verip, kendini aradan çıkaran kimsenin ve bununla beraber ehli huzur olanın imanı ıyan olur. Ve hakikat-i islam ise, bu huzuru bulmakla olur. Ve Hakk celle ve alanın: “Ey İman edenler! Allah’a iman ediniz” (Nisa 136) ayeti kerimesindeki ikinci iman ile emir buyurduğu bu iman-ı hakikidir bilesin ve iman-ı hakikiye erenler, devlet-i huzur ve saadet elini bulanlardır. “Onlara korku yoktur ve onlar mahsun olmazlar.” (Araf 49) zümresine dâhil olup melaikeden bile efdal bulundukları muhakkaktır. Huzurla varlığı yok eylemek, adet-i tarikattır. Sonra mevhibe ilahiyye (ihsan) olup taraf-ı Hakk’dan size bahş ve ita olunur ki “Sem, samianın ve basar, basiranın sıfatları olduğu gibi, yokluk ve huzur dahi sıfatlarınız olur.” Hakikat-i itminan, bu mevtde husul bulur. “Allah kimin gönlünü islama açmışsa, o Rabbinden bir nur üzerinde değilmidir?” (Zümer 22) Emr-i ilahisinin sırrı bu makamda zuhur eder. “Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar.” (Nisa 75) ayeti celilesi muktezasınca, ehli ki yani nefs zalim olan mertebe-i vücuddan geçip varlığını Hakk’da fani ve O’nun varlığıyla baki olup, huzur-u ilahi gönlünde temkin ve karar bulur, ünsüyle saltanat peyda eder. “Allah’ın rahmetinin eserlerine bir bak! Arzı ölümünün ardından nasıl diriltiyor.” (Rum 50) yani asar-ı rahmetullaha bak ki, nasıl ölmüş kalp ve vücudu ihya buyurdu ve Hakk Teâla’nın muradından maada murad mevcut olmaz, sonrada hakikat-ı ubudiyet zuhur eder. Şurası dahi malumunuz olsun ki, iş bu tarik iki adımdır “Âlem-i Halk ve Âlem-i Emr” itibariyle, her ne kadar uzun uzun söylenmiştir. Bu kadar muhtelif sözler söylenmiş ise de hakikat, masivadan iraz ve zat-ı Hakk’a teveccühden başka bir şey değildir. Ve Hadis-i Kutside: “Ey Âdemoğlu! Benimle olduğun kadar seninle olurum.” Şeref varid olmuştur. (İmam Efendi Hz. Mek.)                                                                                           

“Unut bildiğini cümle, yetiştir ilmini cehle,                                                     
Pes andan var oku, anla sırrı ilmi Mevla’dan”                                     
(İmam Efendi Hz.)

Kendine gel, varlığını bu yüceliğe feda et. İlahi denizin avucuna gir, yok olmaktan kurtul. Varlığını sat, damladan vazgeç de incilerle dolu denizi satın al!  

"Tevhid'in Sırrı!" burdan tıklayıp okuyabilirsiniz!

Fakr Yokluk Nedir?

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;


  Allah Aşkı Kutbül Aşk Kitabı

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ


Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski