Tasavvufi Tövbe Nasıl Olmalıdır?
Ey Talib-i Mevla! Mevla Teâla sana nasuh
tövbe nasip eylesin. Bilesin ki, Bu yolda irade sahibi olmak yeni bir dinî hayatın
başlangıcıdır. Günahları terkedip ibadet ve taatlere yönelme anlamına gelen
tövbe de bir bakıma iradedir ve bundan dolayı tasavvufta “birinci makam”
sayılır. Tövbe işlenen günahlardan pişman olma, irade bunun yanı sıra Hakk’a
giden yola girme isteği ve çabasıdır. Tövbe sağlam olmalıdır o zayıf olursa
üstüne kurulan herşey yıkılır. Yani tövbe zayıf olursa en ufak zorlukta geri
dönülebilinir. Tövbede niyet ve kararlılık çok önemlidir. Öyle kararlı
olmalıyız ki, hiçbir kınayıcının kınamasına aldırmamalı ve kimsenin bizi bu
yoldan döndüremesine izin vermemeliyiz. “Ey
iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim
getirecektir ki Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı
alçak gönüllü, kâfirlere karşı vakarlıdırlar; Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte
bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lutfudur. Allah’ın lutfu geniştir; O, her
şeyi bilir.” (Maide Sür: 54)
Tövbenin hakikati beşeri varlıktan yani varlık idda etmekten tövbe ve
istiğfar etmektir. Çünkü varlıkta “benlik” vardır. Hadis-i Şerif’te “Günah için
sana vücudun (varlığın) yeter” buyrulmuştur. Günlük istiğfar çekerken niyetimizde
günahımızla beraber varlık iddamız içinde olmalıdır!
Giryan u zar ol Hak’la, Gel benliği terk ede gör.”
(İmam Efendi Hz.)