"Bu Kapı Yokluk Kapısıdır, Varlık Elbisesi İle Girilmez. Varmısın Ki, Yok Olmaktan Korkuyorsun. Yokluğu Görünce Yüz Çevirme Allah Aşkı Yokluk İe Bulunur!" (El-Aziz İrfan Ocağı)

Tasavvuf; Fail-i Hakiki Kimdir?

Fail-i Hakiki Kimdir?

Fail-i Hakiki Kimdir?; Kulun, hem nefsini hem de Rabbi’sini müşahade etmekliğinde, Hakk’ın kendisini kendisiyle müşahadesi gerçekleştirir. Ve bu durum da Rabbinin Gani, Kadir ve bütün kemalatlara sahip ve nefsin aciz, fakir ve bütün noksanlıklara sahip olduğu müşahade etmekle iki faide elde etmiştir.

“Nefis, cennette şehvetlerini yerine getirmekle mutlu olur,                            
Göz, Rahman’ı görmekle huzur bulur,                                                         
Ruh, nimetlerin hakikatlarından lezzet alır."

Nefsin arzularından arınmakla Hakk’ın arzu ve isteklerinde yok olmakla gerçekleşir. Hakk’ın arzu ve isteklerinde yok olmakla, beşeri duygu ve ahlaklardan arınmaktır.

“Sadece Hakk var, fail olarak bir de halk var münfail olarak.”

Sıddıklar, kendilerini hakikaten “Abd” mecazen “Malik” görürler. Yaptıkları hiçbir şeyde “biz bunu yaptık” iddiasında bulunmaktan beridirler. Onlar, bütün hareket ve durgunluklarının Hakk’ın kudretiyle oluştuğunu müşahade ederler.  

Fail-i Hakiki: Hem seni hem de amellerini yaratan “O” dur. Buna rağmen, sana amelleri yapma gücü veriyor ve amellere karşılık seni övüyor. Hâlbuki senin bu işleri işlemekte ne müstakil irade ne de kudretin yoktur. Zira Allah sübhanehü senin alnından tutan ve sen gaflette bilinçsiz olduğun halde Allah sende açığa çıkmasını istediği işlere seni yönlendirendir. Öyle ise, kulda açığa çıkacak bütün amelleri Hakk’ın üslendiğinin bilincinde olan kimseler, yazacağımız şu ayette yâd edilenlerdir: “(öyle -müminler) ki onlar namazlarına devam ederler.” (Mümin 9) Niçin? Zira onlar, âlemde cereyan eden her şeyde ve kendi amellerinde Fail-i Hakiki’yi müşahade ederler ve devamlı (huzurda) bulunurlar. Kulda açığa çıkan fiillerde anlattığımız bilinçte olmayanlar ise, yazacağımız ayette vasf edilenlere dâhildirler: “Onlar namazlarında gafildirler.” (Maun 5) Böyle kimseler, “Namaz kıldım, oruç tuttum, sadaka verdim, cihat ettim, hayırda yarıştım ve cemaatte hazır oldum…” der. Görüldüğü gibi böyle kimseler; bütün amelleri kendine nisbet etmekte yani “kıldım, tuttum, verdim, ettim, yarıştım, oldum” demekle Fail-i Hakiki’den gafildir. Şayet kul, her yapılan fiilde faili Hakiki’nin müesser olduğunu müşahade eder ve Hakk’ın bütün varlıkların alnından tutan olduğunu görürse, kesinlikle hiçbir fiil nefsine nisbet etmekten kaçınır.

“Amelleri nefse nisbet ettiğin anda amellerin ruhu olan ihlas bozulur!”
"Ey evlat! Sen daima nefsinin ayıplarını tespit etmekle meşgul ol! 
"Hak subhanehu kuldan sudur eden fiil vesilesiyle daima kula keremiyle yakın olandır."
"İşlemekte olduğun amel mazmum ise, bil ki sen o anda gazaba uğramışlardansın. Nasuh tövbe et. İyi amel ise şükret!"
"Kul ömrünce hep Allah’ın kendisini koruduğunu mülahaza etmeli. Kul hayat safhasında geçiş yapacağı her mertebeye inayeti ilahi ile ancak ulaşabilir." (Muhyiddin-i Arabi Hz.)  

Beyazid-i Bistami Hazretleri Allah’u Teâla’ya münacatta bulunuyor, (nasıl vasıl olurum diye) Allah’u Teâla Hazretleri: “Nefsini terk ette gel.” Buyuruyor.

“Varlığın öyle bir günah ki, onunla hiçbir günah kıyas olunamaz.” (Hadis-i Şerif) Hak ancak resmi mahvolan, ismi kaybolan kimselere tecelli eder. Kendinde bir varlık görüyorsan o tecelli ya şeytandandır ya da nefistendir.

Allah, zamanla ya da mekânla kayıtlı değildir. Bunun için Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Nereye dönerseniz dönünüz, Allah’ın vechi oradadır.” (Bakara 115) “Nerede olursanız olunuz, Allah sizinle beraberdir.” (Hadid 4)

Hakk'a teveccüh ederken Şah-ı Nakşibendi Hazretlerinin şu sözüne dikkat etmek gerekir "Ne gördünse ne iştinse bilki o Hakk değildir, O ötelerin ötesindedir." devamlı yokluğa yönelmelidir.

İrfan Mektebinde ZikirZikir telkîni, bir kimsenin eline çakmak taşı vermek gibidir. Bundan sonra iyi bir netice oluşması için amel etmek mürîde âittir. Zikirden maksat; yalnızca «Allah» ve «Lâ ilâhe illâllah» demek değildir. Belki sebepten müsebbibe (sebeplerin sebebi olan asıl fâile) gitmek ve nîmetlerin müsebbibden, yani Cenâb-ı Hak’tan geldiğini görmektir. Zikrin hakîkati, gaflet meydanından müşâhede fezâsına çıkmaktır. Zikir, gafletin giderilmesidir. Gaflet giderildiğinde, sussan bile zikir hâlinde olursun! “Kalp bir balık gibidir, zikirse bir derya. Diri kalpler Hz. Vehhabı zikreder.” (Şah-ı Nakşibendi Hz.)

“Eğer dostu arar görmek istersen,
Ol Cananı candan ayrı düşünme.
Derdine dermanı bulmak istersen,
Ol dermanı dertten ayrı düşünme.”

"Yokluk, Hiçlik ve Aşk" yazısını burdan tıklayıp okuyabilirsiniz!

Tasavvuf Fail-i Hakiki Kimdir?     
 

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;


  Allah Aşkı Kutbül Aşk Kitabı

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ

Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvufsavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf; Fail-i Hakiki Kimdir?Tasavvuf; Fail-i Hakiki Kimdir?  Tasavvuf; Fail-i Hakiki Kimdir?Tasavvuf; Fail-i Hakiki Kimdir? 

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski