Huzur Makamı
Ey kardeşim! Allah’u Teâla seni huzur makamına ulaştırsın. Bilesin ki, huzur makamında salik, yok görünür. Ziyade, “Mutlak varlık” zuhur eyler. Ta o derece olur ki nasıl ki kendisi evvel var idi, diğer şey yok idi, ahiri de öyle olur. Yani hayat-ı masiva kalmaz, sırf huzur olur. “O evveldir, ahirdir, zahirdir, batındır. O, her şeyi bilendir.” (Hadid 3) sırrı zuhur eder.
Hakk ancak resmi mahv olan, ismi kaybolan kimselere tecelli eder! “Kendinde bir varlık görüyorsan o tecelli ya şeytandandır ya da nefistendir.” Ve dahi tariki tahkikte hulul ve ittihat yoktur. Zira hulul; iki şey mevcut olup bir birine sirayet olur. Sütte yağ olduğu gibi. Ve ittihat iki şey birbirine müttehit olur. Acı su ve soğuk su birbirine karışıp mizaç-ı ahirde bir su olur.
Sen anı ver sende bul, sen sana gel, sen sana.”
Müşfik nasuhun sözünü dinle başkasına bakma.”
(Hafız Şirazi Hz.)
Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)
efendimiz yemin ve yesara (sağa ve sola)
Leyle-i miraç da iltifat buyurmayıp (bakmayıp) belki makam-ı kab-ı
kavseyn ‘e ki âlem-i sıfattır teveccüh eyledi ve bu sıfat âleminde dahi
kalmayarak Ev Edna’ya ki âlem-i zat-tır teveccüh buyurdu. Ve O’nu bir aik-ı avk
(alı koymak) etti mi? Asla avk eylemedi (Tutsak etmedi). Görmek arzu eden salik,
makam-ı sıfata müteveccih olup her şeyden münezzeh olarak huzur ve ünsü bulup
kararlaştırmak haletini bulmayınca! Gayriye kalır, miracı tamam olmaz.
Uluvv-i şan ve himmet-i olan salik “Ev edna” makamına müteveccih olup, rahat
kalmalıdır ve miracı tamam eyleyip, bi-murad (muratsız) olarak murad olmalıdır,
canım. (İmam Efendi Hz.)
Ben beni terk eyledim bildim ki ağyar kalmadı.”
(Niyazi Mısri Hz.)