Maiyyet Murakabesi Nedir ve nasıl Yapılır?
Hangi meşrepten olursan ol şu ayet-i kerime ile yapacağın tefekkür Mevla ile huzura vesile olacaktır. “Nerede olursanız, O sizinle beraberdir.” (Hadid 4) manası düşünerek maiyyet murakabesi yapılır. Yani her an kalbde Allah’ın beraberliği düşünülür. Hatta her latifede ve her sinir ve damarda, hatta âlemin hepsinde Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu üzere Allah Teâla’nın biçun binuman (anlaşılmaz ve görünmez) olan maiyyeti (beraberliği) tasavvur edilir. Böylece fiillerin tecellisi, vahdeti vücud, zevk, şevk, istiğrak, kendinden geçme, ah, nara, vecd ve tevacüd hâsıl olur. (Abdullah Dehlevi Hz.)
Kadeh bade badeyse kadeh halini aldı.”
(Molla Cami Hz.)
Maiyyet ulema nezdinde Allah’u Teâla’nın Zatı’nın bütün âlemle olan
maiyyeti, yani beraberliği ilim
iledir. Sofiyye nezdinde ise maiyyet zatidir. Sofiyye buna şu misali
vermişlerdir. Gökyüzüne doğru giden kasırga (hortum) toprakdır. O kasırgayı
ise, rüzgâr yapmaktadır. Toprağın her zerresi ile rüzgâr maiyyeti zatisi (asli
beraberliği) vardır. Rüzgârsız onun bu hareketi mümkün değildir. Rüzgâr,
görülmeyen bir varlıktır. Toprak (toz) ise görünen bir yokdur (madumdur) çünkü
rüzgâr zahiren görünmüyor, fakat aslında iş yapıcıdır, fail mevkiindedir.
Toprak zahirde görünüyor, batınen ise hareketsiz ve bir şey değildir. Bu
misalde olduğu gibi, ruh da bedeni ayakda tutan ve görünmeyen bir varlıktır.
Beden ise görünen bir yoktur. Bedenin her zerresi ruhun hareketleriyle hareket
eder. Yoksa beden asla iş yapamaz. Ruhun bedenin her zerresiyle maiyyeti, beraberliği
vardır. Bunun gibi Vacibu-l Vücud olan Allah’u Teâla bütün mahlûkları varlıkta
tutmaktadır. O hareket ettirmeden varlıkların hiçbir zerresinin hareket etmesi
mümkün değildir. Bütün alemi varlıkta tutan O’dur. O halde maiyyet Zati yani
Zati beraberliği vardır. Bütün işlerin hakikatini Allah’u Teâla bilir.
(Abdullah Dehlevi Hz.)
O bir an bizsiz değil, biz de O’nsuz değiliz.
O her nefeste ayrı bir hüner gösteriyor,
Hepsi neyi çalanın nefesinden geliyor.”
Anı yaşıyabilirsek “An”’da
kendi vardır, başka bir şey yoktur. “Bu an O An’dır!” Hz. Ali (k.v.) Zaman ve
mekân an kavramı içinde yok olur. (isimsiz, fiilsiz, sıfatsız Hakk ile tam
“Huzur” hali!) Burası vahdet ve
vahdaniyyet (gerçek manada bir olan sadece Allah’tır) âleminin görüldüğü
merkezdir. Çünkü Allah’u Teâla kül (bütün) ile müttahid olur. Zira her şey Hak
ile mevcuttur ve kendi varlığı ile yok olucudur. Cenab-ı Hak ile bir olur,
kendi başına bir varlık olmak imkânsızdır. İlim ve akıl yolu, fena denizinin
sahiline kadardır, daha da fazla değildir. Ondan sonrası da hayret ve nişansızlıktır.
Bu zuhurun acaiplerinin sonu yoktur. Bunun halleri suluke girmekten ve
kavuşmaktan başka şeyle bilinmez. Murakabeye devam etmek büyük bir devlettir.
Murakabenin sahih oluşunun işareti de ilahi hükümlere uygun şekilde hareket
etmektir.
Yaşadığın bir anı iki dünyaya satma.
O heybeti, O izzeti düşün,
Böylece nefsini ortadan kaldırabilirsin.
Düşün aklını, muhakeme gücünü kullan,
Âlemde her şeyin bir olduğunu gör.”
(F. Attar Hz.)