"Bu Kapı Yokluk Kapısıdır, Varlık Elbisesi İle Girilmez. Varmısın Ki, Yok Olmaktan Korkuyorsun. Yokluğu Görünce Yüz Çevirme Allah Aşkı Yokluk İe Bulunur!" (El-Aziz İrfan Ocağı)

Tasavvuf; Yokluk, Hiçlik ve Aşk

Tasavvuf; Yokluk, Hiçlik ve Aşk  

Allah, zamanla ya da mekânla kayıtlı değildir. Bunun için Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır: “Nereye dönerseniz dönünüz, Allah’ın vechi oradadır.” (Bakara 115) “Nerede olursanız olunuz, Allah sizinle beraberdir.” (Hadid 4) ama ilk önce şu ayeti kerimeyi iyi tefekkür etmeliyiz "O'nun vechinden başka her şey helak olacaktır!" (Kasas 88) yani insan kendi nefsi de dahil her şeye bu gözle baktımı Mevla'ya yönelebilir. Yokluk ve hiçlik zuhur etmeden aşk zuhur etmez. 

"Ne gördünse ne iştinse bilki o Hakk değildir, O ötelerin ötesindedir." (Şah-ı Nakşibendi Hz.) insan devamlı yokluğa yönelmelidir. Yani kendini ve masivayı yok bilerek Hakk'ın huzurunda olmalıdır. “Ademiyyet (yokluk) nisbetiyle meşgul olmalı ve onların zuhurunu o kadar çoğaltmalıdır ki hiç gitmesinler." (Abdullah Dehlevi Hz.)

Beşeriyet yükü insana galebe gelmesin diye ihlasın hakikatine fenadan (yokluktan) sonra varılır. Hâcemiz Şah-ı Nakşıbendi Hz. (k.s.) Fahrettin-i Irak’iden şu beyitleri söylemiştir:                           
“Saki! Durma bir kadeh daha ver.                                                    
Kendimizden tam geçemedik.                                                                               
Biz ezelden beri sabah sarhoşluğunun mahmurluğunu yaşarız. 
Bizi bizden kurtar.                                                                                                 
Zira biz kendimizdeyken putperestiz.”

Şah-ı Nakşibend Hazretleri’ne sizin silsileniz nereye bağlı, sualine verdiği cevap: “Bir yere bağlı olanlar, varacakları yere varamazlar.” yani bütün bağlardan benlikten sıyrılmalıdır. Kasttedilen nesep silsilesidir seyid olduğu için övünme durumu olabilir diye öyle buyuruyor yoksa mürşid-i kâmile bağlanmak kast edilmiyor. Övünülecek her şey bağdır ben hocayım, ben hacıyım, ben âlimim, ben hafızım, benim malım, benim soyum, benim makamım ve benzeri hallerde benlik vardır benlik ile Hakk’a vasıl olmak imkânsızdır.


“Sen bir adımını koy nefsinin üzerine,                                                           
Diğer adımın varsın sevdiğinin köyüne.” 
 
Nakşibendiyye dört şeyden ibarettir.                                                             
1-Bi hatıra (Kalbe masiva gelmemesi veya az gelmesi).                                   
2-Devamlı (yokluk ile) huzur ve agâhlık.                                                                                  
3-Cezbeler.                                                                                                                
4-Varidatlar. (Abdullah Dehlevi Hz.)

“Kendi benliğinden doymuş olman gerek,                                                         
Can ve teninden dahi vazgeçmen gerek.” 

Batın nisbetin de, fena ve yokluğun zuhur ettiğini görünce salik, kendinden geçme ve istiğrak hali ile vasıflanınca, kendini “rüyada” ölü olarak görür. Başkalarının farkına varmamak ve şuursuzluk onun ayrılmaz vasfı olur. (Mazhar-ı Can-ı Canan Hz.)

“Ey Mazhar! Cihanda rahat bir yer arıyorsan sen,                                 
Kendinden geç, bu perdenin arkasında başka bir yer var.”

Bu yolda keşif keramete önem verilmez önemli olan Hak ile huzurdur. "Burada tuzsuz taş yalamak vardır. Bunu isteyen gelsin yoksa gelmesin." (M. Canı Canan Hz)

“Ben güneşi severim, ne dersem O’ndan derim,                                     
Geceyle işim yoktur, ben rüyayı neylerim.”

Bir kısım evliya “Vahdet-i Şuhuda” kail olmuşlardır. Âlemin ayna gibi bir yer olduğunu, hakiki maşukun Cemali’nin nurlarının güneş gibi orada parladığını söylerler.

“Senin yüzünün aksi kadeh aynasına düştü,                                                   
Arif meyin gülmesinden ham ümitler düştü.”

O’nu gayr bilen her şeye karşı O kıskançlık sahibidir. (Beyazid-i Bistami Hz.) “Sizin nefislerinizde… Hala görmeyecekmisiniz?” (Zariyat 21)

“Burada hulul küfürdür, ittihad da. Bu bir vahdettir, fakat tekrar etmiştir.” (F. Attar Hz.) 

“Benim vakitlerim yar ile geçen vakitlerdir,                                                   
Geri kalan faidesiz ve gaflettir.”

İnsan varlığı ile yokluğu müsavi bir varlıktır Cenab-ı Hakk ise yokluğu düşünülemez kul Mevlaya yaklaştıkça varlığı silinir ve Cenab-ı Hakk’la müteşabih olan anlatılamayan keyfiyetini yaşayanın bileceği bir beraberlik hasıl olur

“O’ndan ayrılmak nasıl mümkün olur, nerede?                                     
O’ndan başka biri yok ki evrende.”

Cemiyyet (yokluk ile Hak huzuru), gizlendikçe cevher olma özelliği daha saf ve duru hale gelen bir cevher misalidir. 
                                                                                     
“İçinden aşina ol, dışarıdan ise yabancı,                                                       
Böylesi güzel bir yol dünyada az bulunur.”

 “Hiçbir haber gözle görünür gibi olmaz!” (Arap Atasözü) onun için insan kendi deneyimlemesi lazım. 

“Âşık isen didarına, koma bugünü yarına,                                                              
Girenler aşk pazarına, kendi özünden bizar olur.                                                      
Terk eyle ki sen senliğin, O’nun aşkını bul O’nun,                                                    
Bu aşk içinde ölenin, kan pahası didar olur.”                                                           
(Yunus Emre Hz.)   

"Fail-i Hakiki Kimdir?" burdan tıklayıp okuyabilirsiniz!

Tasavvuf Yokluk, Hiçlik ve Aşk

ÇIKMIŞ KİTAPLARIM;


  Allah Aşkı Kutbül Aşk Kitabı

RESİME TIKLAYIP ULAŞABİLİRSİNİZ

Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf Tasavvuf

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski